23 Eylül 2014 Salı

Okumak nedir? (Çetin Altan)

Çetin Altan'ın olağanüstü anlatımıyla "Okumak" nedir...

*******

Okumak nedir?

Şeytanın gör dediği  |  Çetin Altanc.altan@bnet.net.trTüm Yazıları »
İnsan niçin okur?    Öğrenmek için.
Düşünmek için.
Zevk almak için.
*
En sıkıntılı olan birincisidir. Öğrenme merakının henüz yeterince gelişmediği okul yaşlarında; çocukların ders çalışmaya, yani okuyarak öğrenmeye zorlanmaları, büyük ölçüde kitaplardan soğutur onları...
Lise diplomamızı aldığımız gün kaç arkadaşım, ders kitaplarını cayır cayır yakarak, o baş belası ciltlerden öç çıkarmanın sarasına tutulmuştu.
İçinden gelmediği halde zorunlu olarak öğrenmek için okumak...
Ve doğal bir tepkiyle kitaplardan nefret etmek...
*
Çocukta öğrenme merak ve zevkini uyandıramadan, onu baskıyla ders çalışmaya itmek; börek pişirme keyfinden yoksun kişiye, yufka açma taklidi yaptırmak gibi bir şey...
Ne onun yufka açma taklidiyle yufka açılır, ne de börek olur.
Olsa olsa sıkıntılı geçen yıllar sonunda bir diploma indirilir cebe...
*
Çocukta öğrenme merakını uyandırma sorunu çok başlı bir sorun.
Önce aile ortamında böyle bir merak var mı?
Sonra bu merakı uyandıracak anlatım ve enerji yeteneğinde kaç öğretmen bulabilirsiniz?
Yarısının boşa gideceğini bile bile nefes tüketmek kolay değil.
*
Hukuka ilk girdiğim yıl Anayasa dersinde rahmetli hocam ve dostum Bülent Nuri Esen bir Fransız Devrimi anlatmıştı, bayılmıştım.
O çekimledir ki o tarihten on beş yıl sonra Milliyet’te Fransız Devrimi üstüne genişçe bir diziyazmak özlemi duydum.
*
Bir konuyu, dinleyenlerin bir daha unutamayacağı bir biçimde anlatmak...
Bunun için hem konuya egemen olmak gerekir, hem de anlatmayı doludizgin sevmek... Belki o zaman öğrenmeye ve öğrenmek için kendi özgür iradesiyle kitap okumaya karşı bir merak uyanır çocuklarda...
Ama yine de toplumun üstüne çıkmış dehaların ürettiğini, yaşamla henüz bütünleşmemiş ve sönük ortamlardan gelmiş Liliputlar dünyasının beynine yansıtmak kolay değildir.
*
Düşünmek için okumak, ayrı bir eğilimdir. “Düşünce”nin yaşamda yarattığı tılsımı sezmedikçe gerçekleşemez.
Gördüğünü tekrarlamanın ötesinde, doğayla onun parçası olan toplumu, koşullanmalardan arınmış olarak bir kez daha yorumlama özgürlüğünü arama çabalarıdır düşünmek için okumak...
En azından temel kültüre dayalı belirli bir düzey ister...
*
Zevk almak için okumak ise, bir sanat tutkusu, hatta sarhoşluğudur.
Müzik dinlemek kadar ruhsal doyumların uzaylarına götürür insanı.
Harflerin zincirlerinde büyük ozanların elektron cümbüşleriyle gerçek yazarların anlatım ışınlarını görürsünüz.
Bir başka yaratıcılığın ve estetiğin, ölüm dışı projektörleri tarar yüreğinizi...
*
Zevk almak için okumak...
Çağımız bu zevki sinemaya ve görüntüye dönüştürüyor artık.
Bizim kuşak, kitaplarıyla övünen bir kuşaktı. Gelecek kuşaklar CD sayıları ve çeşitleriyle övünecekler. Ama harfler ekran görüntülerinin ruhunu oluşturarak arşivlere süpürülse bile, insanlığa armağan ettikleri mucize zevkler hiç unutulmayacak...
Tarih: 23 Eylül 2014

10 Eylül 2014 Çarşamba

İçimdeki Rehber- Öykülerle Psikoterapi (Sümer Öztanrıöver)

Hiçbir şey için "Benimdir" deme.
Yalnızca "Yanımdadır" de.
Çünkü ne altın, ne toprak,
Ne sevgili, ne yaşam,
Ne ölüm, ne huzur, ne de kader
Her zaman seninle kalmaz
D.H. Lawrence

*****
"Küçük adamın aradığı başkasında, büyük adamın aradığı kendinde bulunur."
Konfüçyüs

*****
"Ya ümitsizsiniz ya da ümit sizsiniz...
Ya çaresizsiniz ya da çare sizsiniz"
Behçet Necatigil

*****
Siz ve ben, burada beraberce birçok kitap okuduk. Yani ben okuduklarımı sizi baymadan, yormadan çok da uzatmadan yazmaya çalıştım.
Motamot "kitapta böyle denmiş, şöyle yazılmış"lardan kaçarak daha çok okurken bana hissettirdiklerini anlatmayı yeğledim.
*****
Dün akşam şimdiye kadar yazdığım birçok yazımı gözden geçirdim. Kendi geçmişime yolculuk yaptım.
2008'den beri burada tepenizdeyim. Ne çok şey yazmışım; ne çok anı, duygu, hiçlik, noksanlık, bütünlükle beraber; kitap, film, konser, tiyatro, bale, müzik vs. anlatmışım.

Kendime eleştirel gözle bakmaya çalıştım.
Büyümüş müyüm bunca zamanda?
Yoksa tekrara mı geçmişim, kafa kafa serpilmiş ya da olduğum yere mıh gibi çivilenmiş miyim?
Bütüüün bu yazdıklarım, okuduklarım, gittiklerim, geldiklerim bir yandan girip bir yandan çıkmış sadece vitrinlik mi olmuşlar bana?
Ya da "İçimdeki Rehber"de bana yoldaş olabilmişler miydi?
*****
Bir dakika nerede kalmıştık...
Hah hatırladım.
Ben size en son okuduğum "İçimdeki Rehber" kitabından bahsediyordum.

Hadi gelin bugün bir değişiklik yapalım;
Ben kitabı hiç anlatmayayım ama onun yerine size bir ödev vereyim.

Sakin bir yere gidin, ahenkli bir müzik koyun, kendinize bir çay ya da kahve yapın, rahatça bir koltuğa yaslanın ve götürün kendinizi o eşsiz yolculuğa.
İçinizdeki rehbere ulaşın, korku ve endişelerden arınmış, doyumlu ve anlamlı bir yaşam için, hayır diyebilmek, önce ben diyebilmek için, tüm "-meli, -malı"lardan arınarak içinizdeki rehberle başbaşa kalın.

*****
Cevaptan hoşnutsanız ne mutlu size, yok daha yolum var diyorsanız okumaya, yazmaya, yaşamaya, yorulmaya ve mütemadiyen ayarlarla oynamaya devam.

Hadi bana müsade, yapacak çok işim var, sevgili arkadaşım Demet Bayraktar Evren'in bana armağan ettiği, Metin Hara'nın "YOL" unu okuyacağım daha ;-)

Nessie, okur-yazar rehber

Yazı Tarihi: 10/09/2014