Kitapta sıkça kullanılan ve benim anlamını bilmediğim ve hatta daha önce hiç duymadığım bir kelimeydi "Pentimento"
Böylelikle bu kitabın bana kazandırdıklarını "Pentimento" kelimesi ve ilk kez bir Yekta Kopan kitabı okumak olarak sıralayabiliriz.
Böylelikle bu kitabın bana kazandırdıklarını "Pentimento" kelimesi ve ilk kez bir Yekta Kopan kitabı okumak olarak sıralayabiliriz.
Yekta Kopan'ın " Aile Çay Bahçesi" adlı bu kitabı hikayenin ya da başka bir deyişle ailenin kahramanı Müzeyyen'nin gözünden anlatılmaktadır.
125 sayfa olmasının ve yalın dilinin etkisiyle ilk kez okuduğum Yekta Kopan'nın bu kitabı bir çırpıda bitti.
Lakin söylemeliyim ki çabuk okunmasına tezat; bana gerçek olamayacak kadar uçuk, sırf heyecan yaratarak okuyucuyu sürüklesin diye zorlanmış bir hikaye gibi geldi.
Aile ilişkileri, kız çocukların babalarıyla olan aşk-nefret ilişkisi, anne ya da babadan birini küçük yaşta kaybetmiş olmanın yaşattığı travmalar, kardeşler arası kıskançlık, sevgi, bağlılık, uzaklık ve karşı cinsle olan ilişkiler hepimizin hayatlarının parçası.
Kopan, bu sıradan yaşanmışlıkların tekdüzeliğini çok uçuk bir çıkışla yıkmaya çalışmış.
Açıkçası bu bana o kadar sürreal geldi ki kitabı bitirene kadar bunun Müzeyyen'in rüyası olduğunu düşündüm.
Bu sürrealitenin ne olduğunu yazara saygı olması açısından tabii ki söylemeyeceğim. Çok merak edenler alıp kitabı okusunlar; bir ya da bilemediniz iki gecede bitirip hayal gücünü zorlamanın sınırlarını görmüş olacaksınız.
Ve not: Aynen benim bu yazıyı yazmama vesile olduğu gibi sizin için de herhangi birşeye sebebiyet verebilir😉
125 sayfa olmasının ve yalın dilinin etkisiyle ilk kez okuduğum Yekta Kopan'nın bu kitabı bir çırpıda bitti.
Lakin söylemeliyim ki çabuk okunmasına tezat; bana gerçek olamayacak kadar uçuk, sırf heyecan yaratarak okuyucuyu sürüklesin diye zorlanmış bir hikaye gibi geldi.
Aile ilişkileri, kız çocukların babalarıyla olan aşk-nefret ilişkisi, anne ya da babadan birini küçük yaşta kaybetmiş olmanın yaşattığı travmalar, kardeşler arası kıskançlık, sevgi, bağlılık, uzaklık ve karşı cinsle olan ilişkiler hepimizin hayatlarının parçası.
Kopan, bu sıradan yaşanmışlıkların tekdüzeliğini çok uçuk bir çıkışla yıkmaya çalışmış.
Açıkçası bu bana o kadar sürreal geldi ki kitabı bitirene kadar bunun Müzeyyen'in rüyası olduğunu düşündüm.
Bu sürrealitenin ne olduğunu yazara saygı olması açısından tabii ki söylemeyeceğim. Çok merak edenler alıp kitabı okusunlar; bir ya da bilemediniz iki gecede bitirip hayal gücünü zorlamanın sınırlarını görmüş olacaksınız.
Ve not: Aynen benim bu yazıyı yazmama vesile olduğu gibi sizin için de herhangi birşeye sebebiyet verebilir😉