Onunla tanıştığımızda beni hiç tanımıyordu.
Bu dünyadaki mevcudiyetimden dahi haberi yoktu.
Tezat bir şekilde ben onun hakkında bir sürü şey bildiğimi düşünürken...
Yıllardır sıkı takipçisiyim kendisinin.
Ve ne kadar doğru bir kelime emin değilim ama aynı zamanda sıkı hayranı, fanatiği.
Bendeki değeri, bana kattığı değerden;
beni şekillendiren, hayatımda hiç olmamasına rağmen aslında en çok olanlardan, en kıymetli yapı taşlarımdan olduğundan.
Yazdıklarını okurken;
Dakikalar boyunca tüm aklımı yoğunlaştırarak pür dikkat kesilip; kah sevinip, kah iç çekerek,
Kimi zaman onun bana kattığı fikirlerle kıpır kıpır hissederek, zaman zamansa içim titrek düşüncelerimle başbaşa derin mevzulara dalarak
Yazdığı onca şeyden neler neler öğrendim...
Ve bana tuttuğu ışıkla kendime nice pencereler açarak, perdelerimi sınırsızlığa açtım.
**********
Bu sene 6-30 Haziran tarihleri arasında 36.sı düzenlenen İstanbul Müzik Festivali kapsamında gittiğimiz kapanış konseri olan Romantik Operalardan Aryalar, birkaç ay önce kaybettiğimiz ünlü opera sanatçısı, diva Leyla Gencer anısına düzenlenmişti.
Hem bu anlamlı ithaf, hem de festivalin kapanış gecesi olması sebebiyle Aya İrini o akşam ünlüler geçidine ev sahipliği yapıyordu.
Konserde dünya opera sahnelerinin yeni “süper starı” olan mezzosoprano Elina Garanca Borusan İstanbul Filarmoni orkestrası ile, müziğin dahisi olarak anılan şef Karel Chichon yönetiminde sahne alıyordu.
Konser repertuarı:
Tchaikovsky’in Romeo ve Juliet Fantezi Üvertürü
M.Ravel’in Şehrazat’ı
Nikolai Rimsky- Korsakov’un İspanyol Kapriçyosu ve
G.Bizet’in Carmen Operası gibi eserlerden oluşuyordu.
İlk yarı bitiminde, halimizden memnun bir halde konser salonundan fuayeye geçmeye çalışırken güruh halindeki kalabalıkta bir anda onu yanımda gördüm ve az sonra da omuz omuza yürür haldeydik.
Heyecan yaptığımın ilk ve en belirgin göstergesi anında şuursuzlaşmamdır.
Keza yine aynı; bu zavallı akıbetten kendimi koruyamadım.
Kendimi, duygularımı, ona olan hayranlığımı anlatacak sözleri bulamadım. Bunca yazısını okuduğum, değer verdiğim biri ile tanışmam gerekliliğini şiddetli bir biçimde hissettim.
Yalınca kendimi tanıtarak, “ben yazılarınızı olabildiğince takip etmeye çalışıyorum, ufkumu açıyorsunuz, bunun için size teşekkür etmeliyim” kelimelerini toparlayabildim üstün çabam ile.
Sıcak ve sade bir tebessümle beni selamlayarak teşekkür etti.
2 adım sonra yol bitiminde ayrıldık.
Benim için önemli iki adımlardan, anlamlı anlardan biriydi büyük çınar Doğan Hızlan ile tanışmak.
Hayallerin, isteklerin sonu gelmiyor.
Belki günün birinde üstat Çetin Altan ile bile tanışabilirim, kimbilir...
Tanışmasına tanışırım da konuşabilir miyim işte o muamma :-)
Yazı Tarihi: 08 Temmuz 2008