18 Aralık 2011 Pazar

Aşkın Gözyaşları 1- Tebrizli Şems


Son günlerde okumakta ve neredeyse bitirmekte olduğum "Aşkın Gözyaşları" serisinin 1. kitabı "Tebrizli Şems" den beni oldukça etkileyen bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum.

Kitapçıların raflarında 3. kitap "Kimya Hatun" yerini alırken ben 2. kitap "Mevlana"yı okumak için sabırsızlanıyorum. Bu akşam Tebrizli Şems'i bitirerek Mevlana'ya başlayabilmeyi umuyorum.

Yazar: Sinan Yağmur.

" Şeytan bir zamanlar melekti, hatta meleklerin hocası idi. Adı da Hâris'ti. Hâris, çok hırslı demektir. Allah'a ibadet etmekte çok hırslıydı. Kâinatta secde etmedik yer, hatta nokta bırakmamıştı. Fakat Allah(c.c.), Hz. Âdem'i yaratınca şeytan yaptığı ibadetlerin kendisine özel bir hak tanıdığını düşündü. Kibirlendi, bu yüzden Allah ona Âdem'e secde etmesini söyleyince, kabul etmedi. Geçmişteki ibadetlerinden kaynaklanan kibri Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmasına ve cennetten kovulmasına yol açtı.
Allah cennetten çıkıp cehenneme gitmesini söyleyince şeytan, O'na binlerce sene ibadet ettiğini ve mühlet istediğini söyledi. Allah ona kıyamet gününe kadar mühlet verdi. Şeytan da bu zamana kadar bütün insanları kandırıp saptırmaya çalışacağını söyledi. "Önlerinde, arkalarında, sağlarında ve sollarında olacağım" dedi. 
Allah buna izin verdi; fakat şöyle buyurdu: "Senin bütün takipçilerini cehenneme atacağım ve Ben de kullarıma altlarından ve üstlerinden tecelli edeceğim"
Gördüğünüz gibi şeytan dört yönü alarak üstümüzü ve altımızı Allah'a bıraktı. İşte bu yüzden dua ederken ellerimizi havaya kaldırırız ve secde ederken başımız yere bakar.

Dua ve secdenin huzuru üzerinizde olsun...

Nessie, kul

Az kalsın adet edindiğim üzere kitabın arka kapağını yazmayı unutuyordum;
" Şems, Mevlana ve Aşk'a dair çok kitap okuduğumu zannediyordum. Yanılmışım! Dostum Sinan Yağmur'un doğum tarihini unutarak ''bunu yazan kişi mutlaka ''Şems'in yakın arkadaşı olmalı''diye düşündüğümde kitabın henüz başlarındaydım. Kitap bitti. Artık eminim; kesinlikle Sinan Yağmur Tebrizli Şems'i yaşayarak anlamış ve yakından tanışıyor.
Erdal DEMİRKIRAN

Aşkın Gözyaşları'nda bir başka güzellik var... Sanki zaman zaman Mevlana ve Şems ile hemhal oluş var... Hazırsanız, aşk sağnağında ıslanıyor, yıkanıyorsunuz...

Mevlana ve Şems'e dair çok şey yazıldı ve yazılacak...
Aşk'ın gözyaşlarını mürekkep eyleyenin; kalemi gönüldendir ve hiç sönmez yüreğindeki ateş...
Bir de ruh eşi vardır Bezm-i ezel'den beriher gönül ve bedenin!...
Ruh eşiyle bir anlık vuslat; ayrı geçen bir ömre bedel!... Bulan aşkın talihlisi!...
Yaşatana ve yazdırana binlerce şükür, yaşayana ve uçmağ içre bir menzile varanlara sonsuz rahmet, yazana ve aşk iklimine yolculuğa çıkarana minnet ve şükran...
Hadi okuyun ve ıslananın aşk sağnağında; yıkansın ve arınsın gönüllerimiz...
Dr.Hüsamettin OLGUN "

...........................................
"Yedinci ve en tesirli bıçak darbesi ensesine gelir boynu sağa doğru bükülmüştür. Dervişler yere kapanmasını bekleye dursun. Şems Hz. Peygamberin şu hadisini sesi boğuk mırıldanır: “Allah’a kavuşmayı isteyeni Allah da sever” Dervişlerden birisi sırtına tekmeyi vurur. Yüzüstü taş zemine kapanır, dudağı patlamış, dişleri zemine dökülmüştür Siyah feracesi kanlar içinde bordoya dönmüştür. Saçlarından tutarak kafasını kaldıran dervişin niyeti Şemsin başını gövdesinden ayırmaktır
Baş derviş engeller. Bırakın son nefesini versin. Sonra da en yakın bir kuyuya atın. Kıyafetine sarıp atın.
Avluyu yıkayın. Sabah ile yola çıkarız. Şems hala son nefesini vermemiştir Sille taşının üzerindeki başını hafifçe göğe kaldırır ve: “Allah ne güzel sevgilidir. Rabbim sana aşığım. Ve bu canı sana hediye ediyorum.” Mevlana içeri girer, mendili koklar eli titreyerek açar. İçinden saman kağıda yazılmış bir not çıkar: “Yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için
ölmek ne demekmiş.” Mevlana olduğu yere düşüp bayılmıştır.Geceden sonra doğan ve kalplerin çöllerini cennetlere çeviren bir gözyaşı bu. Çoraklaşmış ve çöle dönmüş kalpler; açın sadrınızı! Aşkın gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak, üzerimize damlıyor; bakın gökyüzüne, nasılda aşk yağıyor...


Yazı tarihi: 18 Aralık 2012

Hiç yorum yok: