10 Aralık 2008 Çarşamba

Kurumsallasmak ya da -lasmamak...


Tum dunyayi etkisi altina alan ekonomik krizle yatip, krizle geri kalkiyoruz.
Bugun okudugum bir haberde bir astrolog bu krizin 2024'e kadar surecegi kehanetinde bulunmus. "Yok artik" dedim demesine de 2024 olmasa bile bircoklarimizin ve benim tahammul gucumuzun dayanabileceginden daha uzun surecek olmasi fikri bile icime fenaliklarin basmasina sebep oluyor.
4 gundur, Kurban bayrami tatilini firsat bilerek 2 ay once planladigim Londra seyahatindeyim. Bu sehirde yasayan abimlerle birlikteyim.
Uzun yillardir kurumsal hayatin tam icinde olan abimle ve yengemle ekonomiyi, dunyayi ve Turkiye'yi kurtariyoruz ama kendi hayatimiza dair planladigimiz yol haritamizda atip tutmak o kadar kolay olmuyor.
Kurumsal ve profesyonel hayat ya da kendi isimizin patronu olma konularinda beyin firtinilari yapiyoruz.
Her ikisinin de artilarini eksilerini, getirilerini goturulerini masaya yatiyoruz.
Kurumsal hayattan fazlasiyla sitkimin siyrildigi icinde bulundugumuz bu gunlerde ben kotu polisim.
Turkiye icin en tepede olabilecek kurumlarda 8 yil calistiktan sonra ne bilgi tecrube, ne para pul, ne mevki unvan, ne de san sohret kazanabildigimi soyleyemem.
Geriye baktigimda bu isin getirisi olarak soylebilecegim en onemli sey;
kendi isimi veya daha az kurumsal olan baska bir isi yapmis oldugumda su anda sahip oldugum arkadaslarima sahip olamayacagimdir.
Tanidigim kisilerin cok buyuk bir cogunlugunun kartvizit arkadasi oldugunu bilmekle birlikte geri kalanlari tanima firsati verdigi icin calistigim kurumlara minnettarim.
***
Bugun Londra Covents Garden'da 2004 - 2006 yillari arasinda HSBC'de birlikte calistigim Sinan Eler ve Serra Turan Bird ile bulustuk.
Uzunca bir zamandir gorusmedigimiz icin hayatlarimizdaki major konularin sohbetine daldik.
Sinan birkac hafta once gecirdigi onemli karaciger ameliyatini anlattiginda saskinliktan, uzuntuden, endiseden kucuk dilimi yutuyordum. Ne kadar kopmusum, disinda kalmisim her seyin, uzuldum...
Kurumsal hayat size bazi arkadasliklar icin olanaklar sunuyor, tum gununuzu aldigi vakitlerde sizi dip dibe sokuyor ama sonra yine o ayni kurumsal hayat akisini degistirdiginde; baska insanlara, yeni yollara, tanimadiginiz gaileler carkina dogru giriveriyorsunuz.
Farkinda olmadan o cark sizi icine cekiyor ve dislinin bir parcasi olarak donuyor da donuyorsunuz. Donuyor, donuyor, donuyorsunuz... *
Ta ki gunun birinde, evinizden vataninizdan cok uzakta bir kafede 4 ayakli bir sandalyenin tepesinde bir zamanlar en can arkadaslarinizdan birinin ameliyat masanindaki narkozlu, epiduralli, ultrasonlu, mr'li 7 saatinin hikayesini ancak 3 hafta sonra alana kadar...

Kurumsal hayatin verdikleri mi yoksa aldiklarimi bizler icin daha vazgecilemez, karar veremiyorum. Dikkatinizi cekerim "benim" icin degil, "bizler" icin diyorum.
Zira "ben" kararini coktaaan vermis durumda.

Once Sinan'a, sonra hepimize saglikli, gercek arkadasli, samimi ve krizsiz gunler dilegiyle...
*(klavyem sebebiyle noktalamalari yapamiyorum, aslinda 'o' ve 'u'nun uzerinde noktalari var :-) )

Yazi tarihi: 10 Aralik 2008