31 Ocak 2008 Perşembe

Şair Nedim

ŞAİR NEDİM (1681-1730)

Osmanlı İmparatorluğunun 1718'den 1730'a kadar 12 yıl süren devrede savaşların olmadığı, bilim ve sanatta canlılığın başladığı, ilk devlet basımevinin kurulduğu, kağıt fabrikasının açıldığı, saray ileri gelenleri tarafından, bilim ve sanatçıların korunduğu zevk ve sefahatin yaşandığı bir dönemde ortaya çıkar Şair Nedim. Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul'a gelen eski bir soylu ailenin üyesidir.
Nedim, efemine bir kişilik taşır. Tüm duygusallığı ve kibarlığı şiirlerinde görünür. Şiirlerinde genellikle zevki ve aşkı işler. Yaşadığı devirde çevresince sevilmesine rağmen gerçek değeri çok sonraları anlaşılır.
Lale devrinin tüm bu olumlu güzel yanlarına rağmen halktan çok uzak olması; halk açlık ve sefalet çekerken saray ve çevresinin zevk ve sefahat içinde yaşaması halkı isyan ettirmiştir. -Patrona Halil isyanıyla son bulan- bu dönemde Şair Nedim de bir buhran geçirerek ölür.
Şair Nedim'in Divan'ının en güzel parçalarından biri olan şu rubâisi ile bitirmek istiyorum:

Rakkas1 bu hâlet2 senin oyununda mıdır
Âşıklarının günahı boynunda mıdır
Doymam şeb-i vaslına3 şeb-i rûze4 gibi
Ey sim-beden5 sabah koynunda mıdır

1. Rakkas: Erkek dansöz, 2. Halet: Hal, durum, 3. Şeb-i vasl: Kavuşma gecesi, 4. Şeb-i rûze: Oruçlu günün gecesi, 5. Sim-beden: Gümüş bedenli
Kaynakça: Meydan Laurusse
................................................

Bendeki Şair Nedim ise 1987- 1999 yılları arasında fiilen, 1999- 2004 yılları arasında da İstanbul’a yerleştiğim için anne- babamın ziyaretine gittiğim sürece yaşadığım evimizin olduğu Ankara A.Ayrancı’daki sokağın adıdır.
Onca yıl o sokakta yaşadığım halde 1 kez bile aklıma gelip, merak edip bakmamışım kimdir bu Şair Nedim, hangi dönemde yaşamış, nasıl şiirler yazmıştır diye. Tu bana.
Ve aslında en son annemin de ordan taşınmasının üzerinden nerdeyse 4 yıl geçmesine rağmen ben ilk kez bugün öğreniyorum Şair Nedim’in kim olduğunu.
Aklımın yetmediği çocukluk yıllarımı Etlik’de, şimdi sahip olduklarımıza göre çok daha iptidai şartlara sahip bir evde geçirdikten sonra ilkokul 5’e başlayacağım yaz Çankaya’daki o harika eve taşınmıştık.
Gözlerimi kapatıp, 3 sn. İçinde mutluluğun tarifini vermemi isteseler sanırım aklıma gelen ilk görüntüler babamın bizi o eve götürerek onu kiraladığını söylemesi ve ailecek evi gezerkenki hislerim gelir aklıma. Ne kadar büyük bir mutluluktu ve şimdi ne kadar uzak....
Çocukluğumun 1,5 senesi o evde geçtikten hemen sonra daha da büyük bir mutluluk yaşamıştık. Özellikle Etlik’deki evde kimi zaman kirayı bile ödemekte zorluk çekerken şimdi tüm yaşadıklarımızdan daha büyük, üst kat, aydınlık ve ferah bir ev satın almıştı babam.
Çankaya’daki evimizin hemen birkaç sokak yukarısında A.Ayrancı Şair Nedim Sokak’taki bu ilk evimizi ilk girdiğim an sevmiştim. Boş ve kocaman evde koşturup hangi odayı seçeceğimi ve mevcut eşyalarımı kafamdan yerleştirerek nasıl gözükeceklerini hayal etmeye çalışmıştım. O güzel evi aldığı için babama, bu mutluluğu bize yaşattığı için Allah’a minnettardım.
1987- 1999 yılları arası; tüm ortaokul, lise ve üniversite yıllarım... Çocukluktan gençkızlığa geçişim. Ne çok ‘ilk’im sığdı bu yıllara. Ne deli fırtınalar yaşadım o yıllarda, o evde. Gökkuşağı sevinçlerim, derbeder üzüntülerim, hayalkırıklıklarım, hayal üstü mutluluklarım, ilk aşkım, yıkılışlarım, yeniden doğuşlarım, kendi dertlerim, dostluklarımın temeli, canım-herşeyim ailem, odamın tam içine doğan güneşlerim, hiç sabaha çıkmayacağımı düşündüğüm katran karası gecelerim. Babam, canım babam, kokusu hala burnumda babamın o evdeki silüeti. Odamda bana sımsıkı sarılışları ve her yıkılışımda onun sarılmasıyla kendimi herkeslerden güçlü, mutlu ve şanslı hissettiğim o güzel günler. Şimdi ne kadar da uzaktalar...

Müjgan Teyze, karşı komşumuz. Biz o eve taşındığımızda sanırım 65 yaşlarında tanıdığım en narin ve nazik hanımefendilerdendi. Çok sevdiği kocasını yıllar önce kaybetmiş, çok zarif ve duygulu, bakışları kırılgan bir kadındı.
Evli ve çocuklu 2 oğlu vardı. Kimi zaman oğullarından biri ailesiyle birkaç sene onda yaşardı. Takip eden diğer birkaç sene sonra ise diğer oğlu, gelin ve torunları. Kendi evinde bile oğulları, gelinleri veya torunlarına yük olacağından aklı çıkar, sabahın ilk ışıklarıyla kalkar onlara 3 öğün yemek hazırlardı.
Hayatı boyunca hiçbirşey talep etmeden sırf vermeyi benimsemiş, kendi için yaşamayan, sonsuz özverili bir anne ve babaanne idi. Karşı komşusu olduğumuz uzun yıllar boyunca bizden sadece okumak için kitap istedi. Tanıdığım en çok kitap okuyan insanlardandı. Bizden ödünç aldığı kitapları en geç 1-2 gün içinde adeta eskisinden daha yeni bir halde teslim ederdi.
Hep kibar, hep düşünceli, hep minnettardı. Bizi bir ayrı severdi, biz de onu...

İstanbul’a taşınmamla çıktığım baba ocağım, babamı o yıllar boyu yaşadığım evin içerisinde kaybetmemizle benim için söndü. Birkaç ay sonra annem de o evden taşındığı için artık eski mahallemiz, apartmanımızın komşularından seyrek haber alır olmuştuk.
Biriki sene önce Müjgan Teyze’nin birlikte yaşadığı büyük oğlunu kaybettiğini öğrendik. Genç yaşında kocasını kaybetmiş ve tüm hayatını oğullarına adamış bir kadın için oğlunu kaybetmenin ne dayanılamaz sarsıntıda bir acı olduğunu düşündükçe içim acıdı.
Bu haberin üstünden geçen zamandan sonra bugün Müjgan Teyze’nin bir bakımevinde olduğunu öğrendim. Tüm o yıllar, tüm o kibar, kırılgan ve naif halleri gözümün önünde tektek canlandı. Şimdi nasıl göründüğü, nasıl hissettiğini ne çok merak ettim. Onu görmeye gitsem beni hep o çok candan kucakladığı gibi kucaklayabilir mi yoksa gözlerimize ilk baktığımız anda hüznümüz can bırakmaz mı bizde bilmiyorum. Çok üzüldüm, çok üzgünüm...
Oysa ben de bu haberden daha birkaç saat önce bugünüm ne kadar da dün gibi geçti diye kederleniyordum. Ne gam, pehhhh....

Yazı Tarihi: 28 Ocak 2008

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Müjgan Teyze'yi ziyaret ettiniz mi?

NeslihanVenusKilic dedi ki...

Bu yazımın üzerinden 6 yıl geçmiş. Maalesef ne o zaman ne de sonrasında gidebildim Müjgan teyzeye. Torunundan yakın zamanda aldığım haber; yaşıyor ve iyi.
Boyumuzu aşan şeylerden kaçmayı seçiyoruz çoğu zaman Fehmi bey.

NeslihanVenusKilic dedi ki...

İlgi ve yorumunuz için tşk ederim