19 Ocak 2011 Çarşamba

Gözlüklü akreplerle uçuyorum!!!

Birazdan düğün başlayacak.
Gelin, gelinliğini giymiş hazır bekliyor.
Straplez bir gelinlik, göğsünden karnına kadar kocamaaaan 2 tane çiçek var önünde.
Benim tarzım değil ama yine de çok güzel olmuş.
Her gelin güzel değil midir zaten?
*****
Yaz düğünü, ılık bir akşamüstü, her taraf aydınlık, konuklar üçer beşer gelmeye başlamışlar.
Ben de mini bir elbise giymişim, çorap yok, rüzgarı bacaklarımda hissediyorum, yaza dair en sevdiğim şey.
Yüksek topuklu, tarz ayakkabılar ayağımda; bilekten bağlı, burnu&arkası dekolte, moda tabirle "stiletto", yıkılıyor(um) ;)
*****
Bakıyorum, daha hava aydınlık, gelen giden de henüz az, "ben birazdan geleceğim" diyerek sağdan sağdan tüyüyorum.

Daha çok ferah bir bahçeyi andıran düğün mekanını terk ediyorum.
Ve başlıyorum koşmaya.
Önce hızlı adımlarla yürür gibi, sonra bildiğin koşuyorum ayakta o ayakkabılarla.
Koştukça kendimi nasıl rahat, nasıl özgür hissediyorum.
Birden bakıyorum bir otobüsteyim, yanımda yabancı bir adam oturuyor.
Adam hem bana yabancı yani tanımıyorum, hem gerçekten yabancı yani ecnebi :)
Konuşmaya çalışıyor benle.
Benim aklım koşuda, sadece dinlemiyor değil ayrıca da hiç sallamıyorum adamı. Gözüm dışarda.
Mecazen değil, camdan dışarı bakıyorum sürekli, adam koridor tarafında oturuyor.
Otobüs duruyor, "benim inip koşmam lazım" diyorum, "siz gidin, ben burdan düğüne gideceğim nasılsa, geri sizle dönmeme gerek yok"
Adam beni durduramayacağını, illa ki gideceğimi anlıyor.
"madem öyle al benim güneş gözlüklerimi tak koşarken, gözlerine birşey olmasın" diyor.
Eyvahhhh.
Knock-out'luk bir hareket, yumuşak karnımı şak diye buluyor.

Çaktırmıyorum, hala cool'um, gözlüğü takıp başlıyorum koşmaya.
Dere, tepe, bayır, yokuş, tümsek koşuyorum.
Şehir içinden, caddelerin arasından, mağazaların önünden, insanların yanından...
Şimşek gibiyim.


Vitrinlerde gözlüklü beni görüyorum.
Müthiş bir özgüven, kendimle gurur duyuyorum.
Harikayım.
Uçuyorum, koşuyorum; koşuyorum, uçuyorum.
Ve her ne kadar konsepte uymasa da uçarken kulağımda dinlediğim işte şu şarkı:
http://www.youtube.com/watch?v=guRDYdqupb0
*****
Güneşli, aydınlık, parlak bir sabaha uyandım bugün.
Tahmin edeceğiniz üzere uyanır uyanmaz "Maybe I, Maybe You" söylemeye başlayarak.
Scorpions'la güne devam madem öyle, cümlemize, hadi rastgele... :)

Nes, the first runner-up

Yazı tarihi: 19 Ocak 2011

Hiç yorum yok: