9 Kasım 2011 Çarşamba

Bir kahve fincandaki huzur/hüzün

Her ne kadar ilk gün nefesim kalbime sığmadıysa da diğer günlerinde sakin ve huzurla geçirdim bu Kurban Bayramı'nı.
Şimdi son günün akşamındayım.
Son 3-4 saattir çalışıyordum. Baktım modum düştü yavaş yavaş kaytarmaya başladım kısa bir ara vermenin vakti geldiğini anladım.
Rahat mı rahat eşortmanım üzerimde. Bir zamanlar tüm önemli aktivitelerimin baştacı, nar çiçeği, V yakasının ölçülü dekoltesinin kenarındaki zarif dantelli bluzum artık ev bluzu vasfında. O, varla yok arası bir incelikte olduğu için çoğu zaman onun üzerine polar sweatshirt'lerimden birini giyiyorum şimdiki gibi. Hem sıcak, hem pufidik, oh ne rahat hem de yumuşacık:)
Salondaki büyük, beyaz, rahat kanepeyi gözüme kestiriyorum.
I-home'umu açıp, romantik şarkılar çalan bir radyo kanalı ayarlıyorum. Gül kokulu tealight'lari da köşe abajurlarımla birlikte yaktım ve işte herşey harika.
Yanıma birkaç farklı kitap alıyorum, gündelik okuduğum romanlardan değil ama, keyif, hobi, bilgi, genel kültür, merak vs. bu tarz konuları ele alan kitaplar.
Bu sahnenin eksiği ne peki?
Çok sevgili komşum Özlem'in beni tanıştırarak tiryakisi yaptığı "Dibek Kahvesi".
Sadece kokusu bile insanı kendinden geçiren hele bir de kısık ateşte ağır ağır pişince kremamsı tadıyla akıllara zarar Dibek Kahve'mi de fincana koyarak köşeme çekiliyorum.
Keyfime diyecek yok.
Sakin, huzurlu ve dinginim.
...........................
Ve siz de buna inandınız öyle mi?
*****
Ne sakinliği! Tutuşuyorum, alev alev, cayır cayır, kül çırayım.
Aklımı 1 saniye bile başka şeye yönlendiremiyorum. Hangi ara böyle oldum, nasıl, niye, kendimi kendime fark ettirmeden amma da hızlı açılmışım!
Karnımı buran nefesim birazdan göğsümü yararak dışarı çıkacak ya da az daha böyle gidersek beni soluksuz bırakacak.
Napacağımı bilemez haldeyim, kendimle dertleşebilsem her şeyi çözebilirim belki de...
Kafam bu düşüncelerle meşgulken bir bakıyorum kapı çalıyor.
Beklediğim kimse yok.
Bayramlaşmak içinse 4.gün akşamına kimsenin geleceğini sanmam.
Karşı komşum Özlem olamaz çünkü hem onunla az önce telefonda konuştuk; karşıda, hem de bu melodi alt kapıdan çalındığında olabiliyor sadece.
Kapıyı açıyorum ama kameradan kim olduğunu göremiyorum, sırtını dönmüş. Üstelik sanki tanınmamak için yakalarını kaldırmış gibi. Kapı açılır açılmaz da bir hızla asansöre atıyor kendini.
Neler oluyor, niye kim olduğunu sormadan kapıyı açtımsa?
Heyecanla asansörun gelmesini bekliyorum.
Ve işte benim katıma geliyor. Bu heyecanımın sebebini biri bana açıklayabilse keşke. Zira ben hiçbir şey düşünemez durumdayım şu anda.
Yavaşca önce içerdeki otomatik kapı kendini açıyor, sonra da onun dış kapıyı açan kolunu görüyorum ve o cânım ellerini.
Nasıl bir heyecan, sevinç, özlem ve onu karşımda görmenin kalbimi ağzımdan çıkartabilecek güçte enerjisi, bunu size anlatabilmemin mümkünü yok!:))
İçeri buyur ediyorum sevgilimi.
Montunu alıp asıyorum, 1 saniyeniliğine duymuş olsam bile olsa montuna sinmiş kokusu içimi titretiyor.
Salona girer girmez kendime az önce kurduğum keyif köşesine göz koyup kuruluyor bizimki.
O kitaplarıma bakarken ben 2. dibek kahvesini yaptım bile.
Yanına sokuluyorum, aynı eşortman, sweatshirt ve pufidik çoraplarımla.
Beraberce kitaplara bakıp konuşuyoruz. Her konuştuğumda ondan birşeyler öğrendiğim, gözlerine sonsuza kadar bakmak istediğim biricik sevgilim ne iyi ettin de geldin.
Babannesine gitmişti, bugün görüşmeyecektik, özlemiş beni, dayanamamış, görmek istemiş.
Varlığıyla beni göklere çıkartan sevgilim sürpriz yaparak bana uğramış. Hoş gelmiş, sefalar getirmiş.
Kahvemizi içip, elimizdeki kitaplardan ve asla tükenmeyen konuşabildiğimiz zilyonuncu konudan konuşup gülüşüyoruz. Bir ara sessizleşiyoruz; ben dizine yatıyorum, bir elinde kitap diğer eli saçlarımda, gözlerindeki huzurla sevgilim yanıbaşımda bana dünyaları veriyor.
İşte şimdi bana inanabilirsiniz; huzurlu ve sakin bir bayram geçirdiğime...
İsteyen herkese, hazinesi sonsuz yüce Allah'ın nasip etmesini can-ı gönülden diliyorum.
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperek nice hayırlı bayramlar diliyorum.
Allah gönlünüzün muradını versin efendim:))

Nessie, murad

Yazı Tarihi: 09 Kasım 2011

Hiç yorum yok: