11 Nisan 2009 Cumartesi

İyi ve vefalı olmak


Hala karar verebilmiş değilim;
Romantik bir insan olup olmadığıma.
Yuh diyeceksiniz.
Haklısınız, lütfen deyin... şahsen ben kendi adıma kendime yaftayı yapıştırıyorum.
Romantik olup olmamak bir yana bir de şuursuzluk var gördüğünüz gibi.
Kazık kadar oldum, insan böylesine ehemmiyetli bir durumu açığa kavuşturamaz mı?
Neyse en azından korkulacak bir yanı yok; kokmaz, ısırmaz, bulaşmaz.
Az biraz bünyede dengesizlik yaratıyor, tansiyonu etkiliyor hepsi bu...

Şimdi durup dururken bu konuya neden geldik peki?
Sözlü yapıyordum. Yazılı da diyebiliriz. Kendi kendimi...
Sorular biraz “Cosmopolitan” dergisinden çalıntı gibi ama cevaplar çoktan seçmeli değil de örneklerle açıklamalı klasik model olduğu için zorluyor .

İşte sorularımdan bazıları:
Ne kadar romantiksiniz?
Ne kadar vefalı?
Hayırlı?
Saygılı?
İnançlı?
Dürüst?
Yardımsever?
En son yaptığınız iyilik?
En son hissettiğiniz vicdan azabı?
En son sevindirdiğiniz insan?
Kimin/neyin sayesinde daha iyi bir insan olduğunuzu hissettiniz/ hissediyorsunuz?
İyi gün dostu musunuz, kötü gün mü?

Aklım karışık.
Tüm sorularda net olabilmek için güçlü bir hafıza kartı ve bunları iyi çözümleyebilmek için sıkı bir decodere ihitiyacım var.

Tümdengelim yapıyorum.
Cevaplarımda kolaylık sağlaması için 2 ayrı gruplama yaptım:
1) Bayramlar, doğumgünleri, evlilik yıldönümleri, yılbaşılar, doğumlar, düğün dernekler, nişanlar, kalabalık kutlamalar
2) Ölümler, cenazeneler, hastalıklar, yaşlılıklar, iflaslar, işsiz kalmalar, yalnızlıklar

Mutlu günlerde yapılan kutlamalardaki kalabalık paylaşımlar neşeyi, coşkuyu, enerjiyi arttırıyor. Burada hiç sorun yok.
Düğün dernek, pistte harman dalı zeybek hepsini severiz.
Allah eksik etmesin.
Gelelim madalyonun diğer yüzüne.

Cenazelere gitmek hep zor gelir, hele hava kapalı, yağmurlu ve soğuksa...
Ölümlerden sonra bir türlü o ziyaret yapılamaz, hep ertelenir de ertelenir. Araya zaman girer bu sefer telefona dahi yüzümüz olmaz. O lanet iki kelimeyi söyleyecek cesaret bir türlü bulunamaz. Basiretimiz bağlanır. Duble utanç içinde kavrulur da kavruluruz...
Biri ameliyat olur; onun hastane odasında acılar, ağrılar içinde kapıdan girecek olanın yolunu gözlediğini bile bile bir türlü gidemeyiz. Hastaneden çıkınca “hangi yüzle ararım” der, sonsuza kadar sessizliğe gömülürüz.
Her öğlen, iş çıkışı afilli yerlerde vakit geçirdiğimiz arkadaşlarımız işten ayrılınca araya önce zaman girer sonra paylaşılmışlıkların azlığı ile açılır aranız buzzzz gibi.
Ve parasızlıklar, yalnızlıklar, kara kaplı günlere dost dayandırmak zordur. Bridgestone lastikleri gibi dayanıklılık testine tabi tutmak gerekir.

Anladınız, konuyu getirmeye çalıştığım yer “vefalı” ve “iyi” insan olmak.
Güzel, hoş, bakımlı, seksi, eğlenceli, komik, aranılan, istenilen vs vssss olmak egomuza süper iyi geliyor.
Bunların hiçbiriyle alıp veremediğim, hiçbirinden vazgeçesim yok.
Sadece;
Yeni yaşlarım, yaşadıklarımla “vefalı” ve “iyi” insan olmanın hepsinden daha önemli olduğunu anladım.
Şimdiye kadar ihmal ettiklerim, hıyarlık yaptıklarım, kafamı kuma gömerek yaşadıklarım için yeni bir sayfa açıyorum kendime.
Ve bu yeni sayfama yukarıda gördüğünüz, arkasını imzalamış olduğum belge ile resmiyet kazandırıyorum.
Bundan sonra yaşarken kendime ve başkalarına
Ve öldükten sonra başka canlara hayat vermenin sorumluluk bilinciyle hareket ederek daha “vefalı” ve “iyi” bir insan olmaya çalışacağım.
Bu arada ben “sizlere ömür” olana kadar şu romantiklik sorunumu çözsem iyi olacak aksi takdirde halefimin benden çekeceği var :-)

Yazı Tarihi: 10 Nisan 2009