9 Nisan 2009 Perşembe

Nerden başlasam , nasıl anlatsam...

Trak geldi.
Yani kal geldi.
Yani basiretim mi bağlandı nedir yazacak zilyon tane şey olmasına ve benim kafamın içindeki tüüüüm tilkilerin kuyrukları birbirini kovalar halde olmasına rağmen bana bir haller oldu.
Baktım; son yazımı 07 Mart'ta yazmışım.
Utandım kendimden.
Aslında o tarihten bu yana sürekli yazıyorum. Dur durak bilmeden, beynimi 1 saniye boş bırakmadan yazıyorum.
Takıntı boyutunda bir yazarlık dünyası yarattım kendime.
Yazıyorum yazmasına da tüm o yazdıklarımı kağıda dökemiyorum.
Aklım, kelimelerim işleyen demir ama kalemim, parmaklarım pas tuttu adeta.
Son 2 aydır hatta ondan öncesinde 14 kasım'la başlayan dönemde o kadar çok ve derin şey yaşadım ki nerden başlasam nasıl anlatsam...
İşte aslında bu sorunun cevabını bir türlü veremediğim için elimin pasını silemedim.
Ben de yaşadıklarımın en anlamlısını,
en değerlisini,
en özelini,
en zorunu,
en üzücüsünü,
en sarsıcısını,
en iz bırakanını,
en düşündürenini,
en bilemediğimi,
en tıkandığımı,
en ennn ennnnn en'ini bulma kaygısını yaşamaktansa en basit haliyle başlamayı deniyorum.
Böylesine düz, anlamsız, boş bir yazıyla giriş yapıyorum.

Bu yazıya başlarken aklımdaki konu başlığı neydi biliyor musunuz?
"Cerrahlar ve Onkologlar, yarı tanrılaşmış doktorlar..."
Ben başlığı veriyorum, içini siz doldurun...

Bir dahaki yazıma kadar esen kalın.

Yazı Tarihi: 08 Nisan 2009