7 Mart 2010 Pazar

Haftamın iz bırakanları

Ne çabuk geçmiş 1 hafta.
Nihayet 2 hafta üstüste "haftamın iz bırakanları"nı yazmayı becerebildim.
Geçtiğimiz haftanın beni en etkileyen izinden başlayalım madem öyle:

Haftamın en etkileyici olayı: "Zeynep Tanbay Dans Projesi" nin müthiş performansı.
Yıllardır Zeynep Tanbay  Modern Dans Topluluğu' nun fanlarındanım.
Bale, dans, müzik, sanat, zarafet ve ruhun içiçe geçtiği böylesine etkileyici bir şovdan etkilenmemek zaten mümkün olamaz. Soluk alan, kalbi atan herkesin ritmini yakalayan bu performansa kayıtsız kalması imkaansız ötesi.
Geçtiğimiz çarşamba Taxim Bibuçuk'ta YKB Tozu yutanlar buluşmamız olduğu için zaten akşam 7 civarları Beyoğlu'nda olacaktım.
Düzenli olarak bana gelen Akbanksanat etkinlikleri e-mailinden aynı gün saat 5'te Zeynep Tanbay Dans Projesi'nin gösterisinin olduğunu öğrendim.
Gösteri mekanına gittiğimizde harika bir sürpriz bizi bekliyordu.
Bu, bir sonraki gün Cemal Reşit Rey'de yapacakları gösteri öncesi son provaydı ve biz onları adeta onlardan biri gibi parkelerin üzerinde bağdaş kurarak izleyebilecektik.
Onlara bu kadar yakın olabilmek, nefeslerini duyabilmek, gözbebeklerini görebilmek, mimiklerini yakalayabilmek, yüksek tempolarında soluksuzlaşmak, profesyonelliklerine canlı şahit olmak, adımlarının parke üzerindeki sesini yakalamak müthişşş bir hayranlık hissettiriyor.
İnsanın çalışarak ama gerçekten çok çalışarak bedenini nasıl terbiye ettiğine en güzel örnek.
Gösteri başlamadan önce bizler gibi yerde oturan, birbiriyle sanki boş geçen beden dersinde şakalaşıyor gibi takılan o gencecik çocuklar dans ederken devleşiyorlar.
Adamı uçuruyorlar. 
Beyninizi uyuşturuyorlar. Anında hiptonize.
Öyle inanılmaz danslar, hareketler, adımlar, uçuşlar, tempolar sergiliyorlar ki "yok artık" oluyorsun.
"Vayyy be ben boşuna yaşamışım" ı hissediyorsun. Bir takla bile atarsam boynum altımda kalır. Hiç unutmam bir kere evde yalnızken amuda kalkmıştım da geri inememiştim boynum kırılacak diye, bilmem kaç dakika bir gelen olsa da beni kurtarsa diye beklemiştim :)
Neyse, odağımızı acil olarak benden çekelim, yine gelelim bu harika dansçılara.
Aklım almıyor nasıl bu kadar başarılılar, iyiler, kusursuzlar, etkileyiciler ve çizgi ötesiler.
Bak bak, izle izle doyamıyorsun.

Bitiriyorlar seni, mahvediyorlar, sahnenin hatta ve hatta kendilerinin aralarına alıp uçuruyorlar.
Öyle böyle değil; öl yani, o kadar güzeller.
Yeminlen harikalar, yok yok harika değiller vazgeçtim, bunlar kelimenin tam anlamıyla "efsaneler"
Bu hafta Cemal Reşit Rey'deki gösterilerini kaçırdıysanız üzülmeyin, 21 Mart'ta Caddebostan Kültür Merkezi'nde bir gösteri daha yapacaklar.
Amaaaa onu da kaçırırsanız işte o zaman üzülün. Hatta öyle çok üzülün ki kafanızı vuracak duvar arayın.
Süperler, efsanelerrrrr, nefes kesiciler.
Ha bu arada, kararım kesindir, yeniden dünyaya gelirsem modern dansçı olmak istiyorum, gerisi hikaye...
*****
Haftamın en iyi filmi: "Eyvah eyvah"
Ata Demirer ortalığı yıkmış geçirmiş yine. Recep İvedik - çok afedersiniz ama bunu demezsem patlarım- öküzünün iğrenç esprilerinden sonra resmen kahkahaya doyduk.
O nasıl bir komikliktir, nasıl bir şirinliktir, nasıl bir Trakya lehçesidir, o nasıl matrak bir "senden ötürü" demektir, "evet" demektir Ata, yıktın bizi büyüksün.
Bi de atlamamak lazım Demet Akbağ fiziği ve bacakları konuşuyordu. Bak bak bitiremedim valla, ayrıca bir kadın olarak ayakkabılara da bittim.
Rolüne gelince sanki olmamış, sanki fazla abartı kalmış, Ata'nın doğallığının yanında fazla sırıtmış.
Yine de film 10 numara, DVD arşivime locadan giriş yapacaktır.
*****
Haftamın beni en sevindiren olayı:
Bunu nasıl yazsam bilmiyorum. Allayıp pullayamam, ben yazayım siz beni tebrik edin, şans dileyin, başarılar dileyin, sarılın, öpün, koklayın, benim için sevinin olur mu?
Efendim?
Tabii ki mecbur değilsiniz, tokalaşmayla da sıyırabilirsiniz.
Şu an satırlarını okuduğunuz arkadaşınız artık bir "EDİTÖRRRR ORDİNARYUS"""
Detaylar gelecek yazılarda.
*****
Haftamın en başarılı ve gelecek vaadeden çalışması:
"NeVital"in hayata geçmesine çok az kaldı. Gelişmeler önümüzdeki günlerde.
Haftamın en in mekanı: Perpa
Evet evet bildiğiniz Perpa.
Meğer ne çok işyeri, ne çok çalışan, ne çok insan, ne çok hayat, ne çok nerden alacağımı bilmediğim şey varmış orda.
Kanyon'daki saatler süren burjuva iş toplantılarımdan sonra Perpa'da çalışmak iyi geldi.
Kendimi naif hissettim, çalışkan, iş odaklı, esnaf lokantalarının değerini hatırlar, üretken ve iyi.
Ben kendimi Perpa'da çıkardığım harika iş sonucunda "çok iyi" hissettim. Darısı başınıza :)
Haftamın en çıldır gelen olayı: Perpa- Okmeydanı'ndan Mecidiyeköy AliSamiyen'in önüne 2 saatte gidince çıldır geldi. İstanbul'u bilmeyenler için bu mesafeyi söylemeyeceğim, onlara da durduk yere çıldır gelmesin.
Haftamın buluşması: YKB tozu yutanlar buluşması
Üniversiteden sonra ilk işim YKB Genel Müdürlük Kurumsal Bankacılık'tı. Satış ve pazarlama ekiplerinde çalışanlar olarak her birimiz ayrı ayrı yerlere dağıldık ama hiç kopmadık.
Kopsak bile yine birleştik.
Buluşma sonrası ekibe fotolarla birlikte gönderdiğim maili kopyalarsam beni daha iyi anlayacağınızı düşünyorum:
"Bebişler,
Dün akşam çok güzel vakit geçirdik.
Yıllar geçse de, hepimizin hayatları başka yönlere aksa da gördük ki biz hep, aynen kaldığımız yerden sımsıcak devam edebiliyoruz.
Hepinizi seviyorum ve öpüyorum."

Bu koca bebişler:
Meriç Dinçsoy, Ülkü Asma, Aslı Karayiğit, Ersegun Koçoğlu, Ayşegül Koçoğlu, Fisun Koç, Erkan Koç, Deniz Kayahan, Tunca Demirci, Sabri İnci, Serkan Polat, Candan Yılmaz, Burçak Doğan, Bahar Erduran, Sibel Mangüp, Banu Karakuş, Ahmet Burak Emel, Mert Saltık ve Hasan Kutlu ve YKB'den sonra Antalya'ya yerleşen ama hep yakınlığımızı koruduğumuz Mesut Atalay ve bendeniz.

Haftamın en çok dinlediğim şarkısı: Ziynet Sali - Rüya
http://www.youtube.com/watch?v=RkVtoaK73wQ
Dinlerken Ziynet'in sesinin yumuşaklığında akıp gidiyorum. Başka dert, gam, keder düşünmeden sözlerde yükseliyorum. Nasıl yükselmeyeyim,
şu sözlere bakar mısınız lütfen:
Benim sevgim göklere sığmadı
Yerde de kalmadı
Korudum hep dua ettim
Benim başka bir ricam olmadı
Sadece sev beni
Her gece gördüğüm o rüya gerçek olsa
Yanıma koşa koşa gelsen
Geceyi yedi güne bölsen
Elini tuta tuta ölsem
Bizi kaybetmem
Beni dünyada başka hiçbir şey
Böyle mutlu etmez
Yazık kalbim bir daha atmadı
Aşkı da tatmadı
Ya da ben itiraz ettim
Bütün bunlar bir rüya olmalı
Sonunda mutluluk ve de sen
El ele yine gülerek
Yanıma koşa koşa gelsen
Geceyi yedi güne bölsen
Elini tuta tuta ölsem
Bizi kaybetmem
Beni dünyada başka hiçbir şey
Böyle mutlu etmez

2. en şarkım ise: Yaşar&; Yıldız Usmanova- Seni Severdim
Yıldız'ın yorumu çok etkileyici, eh Yaşar da fena sayılmaz ;)
http://www.youtube.com/watch?v=6lBbVeGqQdA
  
Haftamın en kabus rüyası: Eski erkek arkadaşımın nişan yüzüğünü gözüme soka soka beni düğününe davet etmesi. Destur bismillah diye terler içinde zıpladım, hayırlara vesile olsun inşallah :)

Haftamın en beni iyi hissettiren telefonu: Tam da bu yazıyı bitirdiğim dakikalarda aylardır konuşmadığım bir arkadaşımdan gelen telefon. 
Tamam arasıra ben de şımarıyorum fakat bu "yuh" dedirtecek bir tavan yapma durumudur, ilgililerin dikkatine;)

Ve haftamın en aklımı uçuran mekanı: SAW
Sabiha Gökçen Havaalanı. Israr etmeyin açıklama yapamayacağımmm...

Nes, haftayı bitiren ama yaz yaz bitiremeyen

Yazı tarihi: 07 Mart 2010

2 yorum:

mesut atalay dedi ki...

nesli selam
her ne kadar yorum yazamasamda senin yazılarını mutlaka takip ediyorum merak etme :)
tabi buna rağmen hala kaçırdığım noktalar olabiliyor.
neyse YKB tozu yutanlar toplantınızı kaçırdım. kimse söylemedi ama neyse bir dahakine gelecem.
yazamaya devam arkadaşım süper gidiyorsun
Mesut

NeslihanVenusKilic dedi ki...

Mesut'cummm,
Bir sonraki organizasyonu sırf senin için haftasonu yapalım ve mutlaka sen de ol. İnan yokluğun çok hissedildi, YKB sensiz eksik olurdu, "YKB tozu yutanlar buluşması" da eksik oldu.
Yorumların bloguma hayat veriyor. Antalyaaaa büyüksüünn :)) Selamlar:)