26 Mart 2011 Cumartesi

Anne

Cengiz Çandar'ın 25 Mart 2011 'de yazdığı "Anne" başlıklı yazısını aşağıda okuyabilirsiniz.

Olağanüstü bir anlatım...
Özellikle "toprağın altı"yla ilgili paragraftaki her kelime benim ruhumdan çıkmış gibi duygularıma tercüman olmuş.
Cengiz Çandar gibi saçlarım bembeyaz olana kadar annemin yaşamış olmasını ne çok isterdim.
Henüz saçımda tek bir beyaz bile yokken gitmesi, bu erken ve zamansız veda içimi yakıyor.
Yazıyı okurken boğazımdaki düğüme ve yüzümü sırılsıklam yapan gözyaşlarıma engel olamadım, ne yapsam ne etsem de avuntusu yok, ben annemi çok özledim :(

Bilenler bilir, anne ölümünün yaşı olmaz. Sıralı olabilir ama zamansızdır.
Zamanı olmaz. Bunu ben yaşamadan, öğrenmeden önce de biliyor gibiydim. Seziyordum. Anneme son zamanlarda " Sakın bizi yetim bırakma" dediğim vakit olağanüstü güzel bakan gözlerimi yüzüme diker ve saçları bembeyaz hale gelmiş koca adamdan gelen ve hayatın en önüne geçilemez bu basit gerçeğine meydan okuma niteliğindeki bu sözlerin anlamsızlığını, alaycı bakışlarıyla, anlatmaya çalışırdı.
Sezgilerim doğrulandı. Anneyle uzun yaşamak bir şans gerçi ama gerçekten zamanı yokmuş bu önüne geçilemez ilahi kuralın. Sonuçta ben de artık "yetimler klubü"ne girdim. Galiba onun da yaşı yokmuş. Ağır bir duygu gerçekten.
Anne herkes için bambaşka bir şey. Hepimizin içinden çıktığı beden. Can kaynağımız. Anne, seni, kim olursan ol, her ne olursan ol, sorgusuz sualsiz sonsuza kadar içi titreyerek sevecek tek kişi. İnsanlığa onun sunumuyla katılmışsın. Onun içinden çıkmışsın; seni içinden çıkartmış beden o. Varoluşunu ifade biçimine bile anadil derler.
O bedeni toprağın altına koyup, onsuz yaşamaya devam edeceğiniz toprağın üzerine çıktığınız vakit, artık kaynağınız kurumuş gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Toprağın üzerinde hareket eden bedeninizde ayaklarınız sanki artık yere basmıyor, başınız toprağın altındaki annenizin yükseldiği gökyüzünde sanki bedeninizden ayrılıyor, fiziğiniz sanki artık boşlukta hareket ediyor gibisinden bir his...
Annemi kaybettikten sonra, acımızı paylaşan herkese ve dostlarımıza sonsuz şükran duygularımı iletiyorum. Hiçbirini unutmayacağım.

Nes, Gökyüzü...

Yazı tarihi: 25 Mart 2011

Hiç yorum yok: