22 Mart 2011 Salı

AYNA

İki gün önce, sevgilim ve ben uzuuun bir yürüyüş yaptık.
Hava limonata gibiydi.
Güneşli ve ılık.
Koyu yeşillikler taptaze ve zaman zaman içimi titretecek kadar serin...
Nefes alabilecek kadar berrak.
Dümdüz bir yolda kilometrelerce yürüdük. Kaç kilometre, kaç dakika bilmiyorum.
Ben ellerim ceplerimde, gözlerim yerlerde.
O, her zamanki kararlı ve mantıklı halleri, ilk duyduğum andan beri beni çok etkileyen sesi ve
olgun, anlayışlı, sakin, sahiplenici, kolaylaştırıcı, çözüm bulucu kendi, en yalın haliyle kendiyle,
yürüyüşümüz boyunca benimle konuştu.
İkna etmek üzere değildi söyledikleri.
Hiçbir şey için özel bir çabası yoktu.
Eksik ya da fazla birşey sürmedi önüme.
Tam, tamam, bütündü olduğu haliyle.
Kendinden öylesine emindi ki.
Bu sarsılmaz kararlılığı gücünden geliyordu.
Ya da gücü, kararlılığından kim bilir...
Ve kimin umurunda!
O bu halleriyle, bu çakı gibi karşımdaki dikilişiyle iyi geliyordu bana.
Sakin sakin ve doygun doygun konuşurken o, gözlerim zaman zaman ellerine takılıyordu.
Kararlı, güçlü, karakterli...
Zayıf değil, titrek ve kararsız değil, saklanmış değil, kaçak değil.
Bir yerlerde düşecek olsam beni yakalayacağından emin olduğum elleri.
Köprüye girmeden önceki son çıkıştan tüyecek gibi değil.
Konuşmadan, anlatmadan, hissetmeden, hissettirmeden kendini, beni bırakma niyetinde değil.
"Doğru olduğunu hissettiğinde sakın vazgeçme" diyor.
Aşk nidaları değil, "AYNA" bana tuttuğu.
Hani hep savunduğum, kendimi parçaladığım şu müthiş "ruh uyumu" var ya...
Karşındaki adam adamsa bu uyumun hayatına katabileceği mutluluğu ve değerleri idrak edebiliyor sadece.
Geri kalan %99.9'u alavere dalavere...
Boş, boş, boş hayatlar...
Mutluluğu ağız, burun güzelliğinde bulacaklarına inanarak koca ömürlerini saman tadında geçiren boş kafalar, boş kalpler...
Çok isterdim hepsine birer boy AYNASI armağan edebilmeyi.
Sonra da karşılarına geçip kendilerine bakarlarken onları izlemeyi.
*****
2011 benim yılım olacak diye ahdım var.
Caymıyorum; 2011 benim yılım olacak!
Bedeli hayatımdaki herkesi geride bırakmak olsa da ben bu mutluluğun peşinden dünyanın öbür ucuna gideceğim.
Köprüden önce son çıkışçıları AYNAlarıyla başbaşa bırakarak herkesten, herşeyden kopup gideceğim.


Nes, iyi insan :)

Yazı tarihi: 22 Mart 2011

Hiç yorum yok: