29 Ocak 2009 Perşembe

Hızır

Zorda, darda olunca insan, ruhu cendereye girince ailesini daha bi çok arıyor.
Ya da ailesi kadar yakını hissettiklerini.
Destek, güç, kuvvet, dayanak arıyor kendine; teselliye ihtiyacı oluyor.
Kendi kendine ne kadar güçlü olursa, olmaya çalışırsa, olduğunu düşünürse de yine de birilerinin sırtını sıvazlamasını, “ben burdayım, yanındayım, yalnız değilsin” demesini bekliyor.
Zorlanıyor hayatta
Tökezliyor bazen
Kendini tek başına, bu koca dünyada yapayalnız hissediyor.
İşte böylesi zamanlarda ne kartvizit arkadaşları,
ne hoş beş ettikleri,
ne boş vakit çerezleri
ne de iyi gün eğlencelikleri hiçbiri merhem olmuyor.
Sadece ve yalnızca ailesinden birilerini aramak, onların sakin ve güvenli limanlarına sığınmak istiyor.
Konuşmadan anlaşılmak
Göstermeden fark edilmek
Nazını geçireceklerle varolmak
Yorulmadan, zahmetsizce kendini bırakacağı güçlü kollara teslim olmak istiyor

İşte insan böylesi zor günlerde 7*24 telefonu elinden bırakamıyor.
Yaş kemale erse de, kazık kadar olsa da
anne, baba, kardeş/karındaş, eş/dost/sevgili hasretiyle yanıp tutuşuyor.
Hiçbir şey, aile olmanın verdiği huzurun yerini tutmuyor.

Onların değerini bilin, anlaştık mı?

Şen ve esen kalın...

Yazı Tarihi: 29 Ocak 2009