23 Şubat 2009 Pazartesi

Ölüm bu ara çok oldun sen!*

Ölüm diyorlar bunun adına, alıp götürüyor birini ve hiçbir izin istemiyor.
Sızlanma dinlemiyor...
Genç, yaşlı, iyi, kötü, güzel, görkemli anlamıyor.
Kararını vermişse, alacaksa sevdiklerinin o biricik varlığını, alıyor.
Geride doldurulamaz bir boşluk bırakarak.
Artık bilirsiniz ki, telefon defterlerinizde kayıtlı o telefon numarası cevap vermeyecek, ne kadar çaldırısanız çaldırın, hangi saatte ararsanız arayın bir daha açılmayacaktır.
Her gün bir ritüeli yerine getirir gibi oturduğu o koltuk onsuzdur...
Eşyaları mahzun, öksüz gibidir. Ondan geriye kalan işte bunlarla dillenen bir boşluk ve tabii anılardır.

* Can Yücel'in dizesi

Buket Aşçı’nın 20/02/2009 tarihli Vatan Kitap Eki’ne yazdığı “Editörden...” yazısından alıntıdır.

................

Bu sabah en büyük dayımı kaybettiğimiz haberini aldım.
Bodrum’da yaşayan Albay emeklisi dayımı.
Yanlış bilmiyorsam 70-71 yaşlarında ve son 10 gün öncesine kadar çakı gibi olan dayımı.
10 gün önce sadece ve sadece halsizlik şikayeti ile hastaneye gidildiğinde çok geç kalındığı söylenen dayımı.
Tanıdığı herkesin sevgisili olan biri için “Şükür çok çekmedi” avuntusu ne kadar da kof ve güdük kalıyor.
Çaresizlik, üzüntü ve tevekkülü kabulleniş nasıl da sırt sırta birbirleriyle çarpışıyor.
Ölümün buz gibi nefesi ensemize davetsizce, edepsizce oturuyor.
Yaşadığımız bu zor günleri değiştirebilmek, kara bulutları üzerimizden çekebilmek için keşke elimden birşey gelebilse :-(
Ne diyebilirim...
Allah geride bıraktıklarına sabır ve sağlıklı uzun ömürler nasip eylesin.
Toprağın bol, ruhun şad, mekanın cennet olsun
Huzur içinde uyu dayıcım!


Yazı Tarihi: 23 Şubat 2009