11 Şubat 2009 Çarşamba

Sevgililer Günü

Koyu lacivertim, dibe girdim, dünya dönüyor ben kaldım, kederden dertten tasadan öldüm bittim, çıra gibi yandım diye sızlanıyorum ya ben son zamanlarda yalan değil, abartı değil, pesimistlik değil...
Maalesef öyle
Gerçeğin ta kendisi
Hayat pençeleriyle köklerime asıldı sallıyor da sallıyor beni bu aralar, sanırım tüm yapraklarım dökülene, dazdavlak kalana kadar da sarsmaya devam edecek
Dallar kurumadan çiçekler, meyvalar açmayacak, gözüken o...
Her şeye rağmen iyimserim; bizim küçücük varlığımızın ve aklımızın üzerindeki o sonsuz güce, onun merhametine ve mucizeleri gerçekleştirme gücüne inancım sonsuz.

Gelgelelim, benim bu yazıyı yazma sebebim zaten hepimizin bol sıkıntılı olduğu bu günlerde bi de kendi mızıltımla sizleri baymak değil.
Derdim; benim hastanede olacağım önümüzdeki Cumartesi’ni sizlerin güzel geçirebilmesi için şimdiden hatırlatma yapmak.
Önümüzdeki Cumartesi 14 Şubat, Sevgililer Günü.
Aman ha atlayım, unutayım demeyin.
Bu tarz günlerin Amerikan emperyalizmin dayatması tüketim manifestoculuğu olduğunu düşünerek ultra gıcık olsam da bu aralar içimi açacak her bahaneye ihtiyacım olduğundan konuyu sahipleneyim istedim.

Hepimizin malumu ki bu güne kadınlar erkeklerden daha takık.
Onlar birşeyi önemsemiyor, umursamıyor gibi yapıyorsa bilin ki hissettiği aslında tam tersidir.
Fena halde umursar, önemser, tam zıttını beklerler.
Hele hele ‘Ay boşver, ne önemi var!’ filan diyorsa da kafayı Sevgililer Günü ile bozmuştur, bana inanın.
Söyledim işte, artık konu deşifre edildi.
Kaçacak yeriniz kalmadı.
İyisi mi siz erkekçe gelin yapılacaklar listenizi hazırlayın.
Hem de hazırlanmak üzere önünüzde günler varken.
Peki bunca gün öncesinden hatırlatmanın faydası nedir diyeceksiniz.
Hediye konusundaki fikrimi başta itiraf etmiştim, biliyorsunuz, ama sevgilisi tarafından hediyelere boğulmayı isteyenleri de anlayışla karşılayabilirim.
İşte size bu liste konusunda yardımcı olabilecek fikirler;
Bir:
14 Şubat’ı kırmızı gülsüz geçireym demeyin. Günün mottosu “kırmızı gül” olmazsa olmazınız.
İki:
Öpücükler, sarılmalar, dokunmalar, koklamalar, okşamaları eksik etmeyin.
Üç:
Bu sene Sevgililer Günü Cumartesi’ne denk geldiği için sade bir akşam yemeği ile kurtaramayacaksınız.
Sabahtan o uyurken sessizce kalkıp kendi ellerinizle bir kahvaltı hazırlayın.
Kızarmış ekmek, portakal suyu, nutella, çilek, çiçek ve mum ile hazırlanacak bir kahvaltı tepsisi kalbe giden yoldan geçecektir, emin olabilirsiniz.
Dört:
Şiirler, şarkılar, türküler ve gün boyunca serenatlar hem romantizm hem de eğlenmenizi sağlayacaktır, hafife almayın.
Beş:
Ona bakın.
İyi bakın.
Anlayışla, sevgi fışkıran, aşk kokan, saygı ve hayranlık dolu bakışlarla birbirinizin gözlerinde eriyin.
Altııı:
Sevgililer günü bombasını sona saklayın.
Ona alacağınız hediye “aşk” ınızın sembolü olsun.
Sevgililerin tam takım giyinmesi müthiş romantik ve şirin duruyor.
Birlikte giyebileceğiniz t-shirt, kazak, ayakkabı ve hatta bornoz 10 numara hediye olacaktır, hiç şüpheniz olmasın.

Sevgiliniz henüz yoksa ama oldu olacak gibi biri varsa da durmayın, sıvayın kolları.
Türlü şekerlikle kalbini kazanmak için daha hoş bir fırsat olabilir mi?
Biliyor musunuz siz onu düşünmeye başladığınızdan beri kaç kişi gözlerini yumdu bu hayatta, risk almaya değmez mi?
Sevgi
Aşk
Aidiyet
Bağlılık öylesine kutsal ve yaşanası duygular ki
Geç kalmamak
Kıymetini bilmek
Elde tutmayı becermek
Yakalayınca bırakmamak gerekiyor

Boşu boşuna yarım kalmayın, tamamlanın…

Nes, sizi düşünen

Not: Yazıma ilham kaynağı olan Yonca Tokbaş'a teşekkürlerimi iletiyorum.

Yazı Tarihi: 11 Şubat 2009