24 Şubat 2009 Salı

Parlament Mavili Moet&Chandon

Galata’da yüksek bir terastan parlament mavisi geceyi seyrediyoruz birlikte.
Ayaklarımızın altındaki İstanbul manzarası uçsuz bucaksız ve nefes kesici.
Işık oyunları denizin üzerine yakamoz yapmış, yıldızlar da içimizin ışıltısına...
Tüm sevdiklerimiz ve ailemizle olduğumuz harika, ılık bir yaz akşamındaki kutlamamızdan sonra sabaha yaklaşmakta olan vakitle birlikte hava serinlemeye başlıyor.
İçim biraz ürperiyor.
Azı havadan, aslı belimden beni saran kollarından.
Biraz uykuluyuz, az biraz da çakırkeyif.
İkisinin toplamından daha da çok keyifli...
Yerden tavana cam sürgülü kapıyı hafif aralayarak içeri süzülüyorsun beni çok kısa yalnız bırakarak.
Hemen sonra gözlerin gözlerimde gülerek elimdeki şampanya kadehini alıyorsun, kendininkiyle birlikte bir kenara koyarak.
Gecenin sessizliğinde uzaktan tiz bir ses gelmeye başlıyor.
En romantik haliyle en sevdiğim şarkı çalmaya başlıyor ve elin elimde, diğer elin belimde ve sevgimiz, bağlılığımız, mutluluğumuz gözlerimizde ağır ağır dans ediyoruz birbirimizl/(d)e...
Fonda Leonard Cohen çalıyor. Dance me to the end of night...
Hissettiğim bu katıksız huzuru doyasıya yaşamaya bırakıyorum kendimi.
2009’un başında yaşadığım tüm o zor günlerin geride kaldığından emin olarak ruhumu bir sıcaklık sarıyor.
Sabaha varan gecelerim artık zifiri karanlık değil parlament mavi
Kramplar içinde yanan midem çaresiz değil bol köpüklü Moet&Chandon‘lu şimdi biliyorum...

Yazı Tarihi: 24 Şubat 2009