7 Ağustos 2009 Cuma

Bab-ı Esrar, Ahmet Ümit


Sondan başladım.
Ahmet Ümit'in son kitabı Bab-ı Esrar benim okuduğum ilk Ahmet Ümit kitabı oldu. Gerilim ve polisiye kitaplarıyla pek aram olmadığından Ahmet Ümit okumaya hevesli olduğum, merak ettiğim yazarlar arasına girmemişti şimdiye dek.
Ta ki Elif Şafak'ın müthiş kitabı "AŞK"ı okuyana ve bu kitabı tüm zamanlarımın en iyi kitabı seçene kadar. (Uçurtma Avcısı'yla birlikte)
Ne alaka diyeceksiniz.
Şu alaka: Bu iki romanın konuları çok farklı olmasına rağmen her ikisinde de Mevlana ve Şems-i Tebrizi arasındaki "aşk" anlatılıyor. Bu "aşk"ın anlamı çok farklı, manası çok derin.
Bab-ı Esrar'ın konusunu kitabın arka kapağından alıntı yaparak aşağıya yazacağım fakat kitapla ilgili samimi görüşlerim şu şekilde:
Bir kere güzel bir kitap
Düşündürücü
Şaşırtıcı
Merak ettirici...
Kitap kahramanı Karen, diğer adıyla Kimya gerçek hayatında bugünü, rüyaları veya hayal aleminde geçmişi yaşıyor. Bu iki zaman dilimi birbirinin içine geçiyor. Ve anlatılanların hangisi gerçek, hangisi rüya, hangisi kurgu kestiremiyorsunuz.
Esrarengiz olaylar peşisıra birbirini kovalarken Karen veya Kimya'nın yaşadığı kendisine, sevgilisine, karnındaki bebeğine, annesine ve yıllar önce izini kaybettiği babasına karşı hissettiği insana dair duygular içinizi acıtıyor.
Bocalamaları yüreğinizi tırmalıyor.
Zaten benim en etkilediğim bölüm;
Kimya'nın hikaye boyunca hesaplaşmasını bitiremediği babasıyla yaptığı son hesaplaşmanın anlatıldığı "... rüzgarla gelen babam, yine rüzgarla gitmişti" başlıklı bölüm oldu.
Bu bölümde 5,5 yıl önce semaya yükselen babamı ne çok özlediğimi hissettim.
Onun ruhunun rahatça ve mutlu bir şekilde semada yükselmiş olmasını diledim.
Ve şiddetli bir şekilde bir "ney dinlentisi" dinlemek istedim.
Lafın özü: Mevlana ve Şems Hazretlerinin "AŞK"larını anlamak, günümüz ve geçmiş arasında kurgulanmış güzel bir roman okumak istiyorsunuz kitabı sizlere öneririm.

Kitabın arka kapağında yazılanlar ise işte aynen şöyledir:

Ahmet Ümit'ın son romanı, Bab-ı Esrar...Yaşamı, aşkı ve inancı yeniden düşünmek için… Yedi yüz yıldır çözülemeyen sır; Şems-i Tebrizi cinayeti...

Yedi yüz yıldır süren bir sevda; Şems-i Tebrizi ile Mevlânâ

Bab-ı Esrar sadece bir gerilim romanı değil, aynı zamanda bir sırlar kitabı. Fantastik öğeleri kullanarak çok katmanlı bir dil yaratan Ahmet Ümit bu yapıtında Mevlevilik temelinde din ve inanç üzerine ilginç sorular soruyor. Din ile aşk arasında, inanç ile sevda arasındaki ilişkiyi bambaşka bir açıdan gözlerimizin önüne seriyor.

Dünyayı, yaşamı, inancı ve aşkı, yeniden düşünmemiz, yeniden araştırmamız, yeniden okumamız için...

Yazı Tarihi: 07 Ağustos 2009

Not: Ben, yukarıda okuduğunuz yazımı yazdıktan 1 gün sonra İstanbul'daki sanat etkinliklerini düzenli olarak bana bildiren bir e-posta aldım. Bildirilen sanat aktiviteleri içerisinde ney dinlenilebilecek bir mekan olan "neyhane" den bahsediliyor. İlgilenenler için haberin link'ini yapıştırıyorum:
http://sanatkop.com/index.php/neyhane-zeytinburnu-belediyesi/