22 Kasım 2008 Cumartesi

"Please do not disturb!"

Otel kapılarından aklımda kalmış veya otel kapılarını çağrıştıran bir cümledir benim için "please do not disturb!".
Yani Türkçesi "lütfen rahatsız etmeyiniz".
Daha da Türkçesi "sevgili oda temizleyicisi arkadaşlar; tatildeyim veya iş gezisindeyim ya da haftasonu kaçamağındayım neyse ne, sabahın köründe uyandırılmak istemiyorum.
Lütfen rahat bırakın beni, kapımı çalmayın, odama, sınırlarıma/güvenlik alanıma girmeyin.
İster uyurum bütün sabah, ister boş boş tavana bakarım, ister ne yayınlandığını izlemediğim bir kanalı açarım.
Rahatsız etmeyin, beni benimle bırakın, hepsi bu işte..."

Ben de kapıma bir süreliğine bu yazıyı asıyorum.
Yanlış anlamayın ama size veya diğerlerine değil, sadece kendi gözüme sokmak için. Zira ben sosyalleşmeden, paylaşmadan yaşayamam zaten...
Bu kendi kendimi rahatsız etmeme durumumu merak etmeyin; üzgün, mutsuz, karamsar filan değilim.
Hatta belki de tam tersi; umutlu, heyecanlı ve bol fikirliyim bu aralar.
Geleceğime dair çok radikal kararlar almanın arifesindeyim.
Kafa bi dünya anlayacağınız.
Biliyorum benden bunları yazmamı, içinde bulunduğum bu değişik günleri yazıya dökmemi bekliyorsunuz.
Ama neymiş biliyormusunuz, insan-en azından ben- salim kafa olduğunda yazabiliyor, cümlelerin iki yakasını biraraya getirebiliyormuş.
Şu an yazacağım aslında yüzlerce şey var. Ama affedin beni. Konsantrasyonum tamamen farklı yerlerde.
Ve ben çok farklı boyutlarda.
Hayat uçuşuyor.
Hayat olağanca hızıyla akıyor.
Bana her saniye yeni bir şeyler öğretiyor ve ben bunları yakalamaya çalışıyorum.
Doğru kararlar alıp sağlam adım yürümeye çalışıyorum.
Hayatın bana gösterdiklerini çözmeye uğraşıyorum.
Biliyorum bu duyguları sıcağı sıcağına yazmak gerekiyor.
Aslında içimin bir yanında bunu yapamamanın huzursuzluğu var ama şu an için enerjimi bölmemenin daha doğru olduğunu düşünüyorum.
İçimdeki bu nefes nefeselik düze çıktığında her ama herşeyi ince ince yazmayı planlıyorum.
Şu günlerde küçücük aklımın hesap edemekleri için akışa güvenmeye ve teslim olmaya çabalıyorum.
Gerisi geldiğinde ben yine burada olacağım.
Ve hep yazacağım, yazacağım, yazacağım...
Siz de burada olun emi?

Neslihan, suya bırakan

Yazı Tarihi: 22 Kasım 2008