30 Aralık 2009 Çarşamba

Bal

Annemin sağlık sorunları sebebiyle 2009 yılı boyunca hatrı sayılır ölçülerde tıbbi bilgi, birikim ve deneyim kazandım.
Önceleri ucu kalkan bir yarada içim fenalaşırken şimdi çok büyük ve ciddi yaralara pansuman yapabilir haldeyim.
Her çeşit komplikasyona bakabiliyor ve dokunabiliyorum.
1.sınıf hastabakıcı olabilirim.
Günlerce uyumadan hastaya tam performans yardımcı olabiliyor, aklınıza gelebilecek her türlü ihtiyacını tek başıma karşılayabiliyorum.
Şimdi düşünüyorum da önceleri direnlere bakamazken başa gelince elimde 3 diren taşıyıp, gün boyunca onları boşaltıp ölçümlerini yaptım aylarca.
Ameliyathaneye girip dikiş dikilirken doktora bistüri verdim, sponge uzattım, dikiş ipliği! temin ettim.
Her neyse... Allah çaresiz dert vermesin, insanoğlu başa gelince herşeyi yapıyor, anlıyor, dayanıyor...
Tahmin edeceğiniz üzere zaten sağlıklı beslenmeye olan ilgim bu dönemde peak/tavan yaptı.
O esnada onkoloğumuz Prof.Dr. Aytuğ Üner'in yönlendirmesiyle Ankara Panora AVM'deki Melis Arıcılık'la tanıştım.
Sonra da bal ve arıcılığa olan ilgim arttı ve bu konuda çok detaylı onlarca yazı okudum.
Bu sebeple aşağıya yapıştırdığım Gila Benmayor'un yazısı ilgimi çekti ve okumalı, bilmelisiniz diye düşündüm.
Sağlıklı ve ballı günler :))

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13333013.asp?yazarid=20

Türkiye’nin bal inovasyonu Arjantin’e nasıl yaradı?

BALIN şifalı olduğuna inananlardanım.
Ne ki son dönemlerde bal konusunda kafam karışık.
Daha iki-üç yıl önce iklim değişikliğinin arıları vurduğu ve dolayısıyla Türkiye’de bir bal sıkıntısı yaşanacağı iddiası vardı.
Şimdi bakıyorum “özel bal dükkanları” açılıyor.
Bir tanesini daha geçtiğimiz günlerde Kızıltoprak’ta gördüm.
Derken bir bal firması “İSO Inovasyon Özel Ödülü”nü kazanıyor.
Bal ile inovasyon pek yan yana duracak gibi görünmese de İSO’nun özel inovasyon ödülü Balparmak, Binbirçiçek gibi markaların arkasındaki Altıparmak Şirketi’ne gitmiş.
Dolayısıyla “balda inovasyonu” konuşmak üzere Altıparmak Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak ile buluştuk.
30 yıldır bu işi yapan Özen Altıparmak sandığım gibi gıda mühendisi filan değil.
ODTÜ işletme mezunu ve bal işine tesadüfen girmiş.
Bal, üzerinde sayısız kitaplar yazılabilecek kadar geniş bir konu.
Einstein bile “Arılar yok olursa insanlık 4 günde biter” dediğine göre, gerisini siz tahmin edin.

KALİTELİ AMA STANDART YOK

İnovasyon tarafına girmeden Özen Altıparmak’a dayanarak bazı bilgiler vermek yerinde olur.
Zengin endemik bitki florası nedeniyle Türkiye’de koku, tat yönlerinden dünyanın en kaliteli balı üretiliyor.
Ama ne yazık ki standart sorunu var.
Türkiye’de toplam bal üretimi 35 bin ila 50 bin ton arasında.
Pazara giren markalı bal ise sadece 15 bin ton.
Geriye kalanı tahmin edebileceğiniz gibi yollarda, semt pazarlarında satılan açık ballar.
Altıparmak Şirketi’nin yıllık üretim kapasitesi 24 bin ton.
İç pazara 5 bin 500 ton satıyor ve ihracat ile birlikte bu rakam 8 bin tona çıkıyor.
Şimdi gelelim inovasyon meselesine.
Altıparmak şirketi, İSO’dan bu ödülü bugüne kadar gerçekleştirdiği “yenilikçi” buluşlarının tümü için almış.
Bunlardan biri “Bal Isıtma Santralı”.
Özen Altıparmak bu buluşun patentini aldıklarını söylüyor.
Bu santral arılardan gelen “donmuş” balın tüm kalitesini, değerlerini muhafaza ederek tüketilecek hale getiriyor.
“Bal Isıtma Santralı”nın ön projesi 10 bin pound’a İngiltere’den ısmarlanmış.
İngilizler projeyi uygulamak için 50 bin pound istemişler.

İTÜ VE TÜBİTAK’IN DESTEĞİYLE

Ancak İTÜ ve TÜBİTAK’ın desteğiyle santral Türkiye’de 1 milyon 600 bin liraya mal edilmiş.
“İşin esas maliyetli tarafı santralın kendisiydi. Burada paslanmaz çelikten bunu üretmeyi başardık” diyor Özen Altıparmak.
Elbette yeri gelmişken şirketin Ar-Ge’ye ne kadar para ayırdığını soruyorum.
Cironun yüzde 2’si Ar-Ge’ye ayrılıyor.
Hedef yüzde 3.5.

BAL İHRACATINDA DEVRİM

Altıparmak, “Avrupa’daki en son teknolojiye kullanan dört şirketten biriyiz” diyor.
Bir diğer “yenilikçi” buluş metal kapaklar üzerindeki beş renk baskı.
Özen Altıparmak, markanın logosunda beş renk olduğu için aynı şeyi kapakta istemiş.
“İlk kez Türkiye’de metal kapak üzerine beş renkli baskı yapıldı” diyor.
Aynı şekilde jelatin emniyet bandı da şirketin inovasyonu.
Ancak beni en fazla heyecanlandıran inovasyon şu:
Özen Altıparmak dünyada ilk kez 20 ton gibi bir miktarı ihraç etmek dev bir kazan tasarlamış.
O zamana kadar balı 300 kiloluk varillerle ihraç eden Arjantin, Brezilya, Bulgaristan gibi diğer bal ihracatçısı ülkeler de bu inovasyondan yararlanmış.
Altıparmak “Bu kazan projesini Arjantin, Brezilya, Hindistan, Romanya, Bulgaristan gibi ülkelere verdik. Şimdi onlar da kullanıyor” diyor.

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKE DAYANIŞMASI

Peki bu inovasyonu para karşılığında da mı vermiş?
“Hayır... Eğer talep gelişmiş ülkelerden gelmiş olsaydı karşılığını alırdık. Ama söz konusu gelişmekte olan ülkeler olduğu için herhangi bir şey talep etmedik. Zaten hepsi dostlarımız” diyor.
Gelişmekte olan bir ülkeden diğer gelişmekte olan ülkelere destek.
Çin’den sonra Arjantin dünyanın ikinci bal ihracatçısı.
Arjantin, kişi başı yılda 1.5 kilo tüketen Almanya’ya, ya da kişi başı 2.5 kilo tüketen Suudi Arabistan’a balını gönderdiğinde bir Türk şirketinin inovasyonunu kullanıyor.
Özen Altıparmak ne kadar övünse yeridir.
Tüm okurlarıma “bal gibi tatlı” bir yeni yıl diliyorum.
Arı ne yapıyorsa doğrudur
ÖZEN Altıparmak’a Türkiye’deki bal sıkıntısını sordum.
“2007 yılında kuraklık yüzünden bal sıkıntısı çektiğimiz doğru. Özellikle çam balında. Şu an bir sorun yok” diyor.
En büyük sorun standartta.
“Arı ne yapıyorsa doğrudur. Biz şirket olarak arının yaptığını doğruluyoruz” diyor Altıparmak.
Arı doğrusunu yapıyor ama insanoğlu gidiyor bal üretiminde antibiyotik kullanıyor, pestisid kullanıyor.
Altıparmak Şirketi’nin laboratuvarlarında pestisid dahil 65 kalem inceleniyor.
Şirket, kaliteli balcılığın gelişmesi için TÜBİTAK ile birlikte 54 ilde 2 yıl süren eğitimler vermiş.
Profesör Muhsin Doğaroğlu’na, “Modern Arıcılık Teknikleri” diye bir kitabı hazırlatıp, bedava dağıtıyor.
Ayrıca küçük cep kitapcıkları da dağıtıyor.
Hilesiz bal üretmek balcıların yararına.

Nessss, the Honey ;)

Yazı tarihi: 28 Aralık 2009

Hiç yorum yok: