17 Aralık 2009 Perşembe

Turkiye'min haline benden de :-(

Yeni trend sadelik.
Her yerde, her seyde...
Ama az once okudugunuz cumlenin sonunda nokta var sanmayin.
Devamina:
..."bende" olarak eklemeliyim aslinda.
Yasadigimiz baska baska hayatlarda
Kimimiz cok yasayip bollasmakta.
Bollasinca ne olmakta?
Dikis tutmamakta, kayis kopmakta, lackalasmakta.
Lackalasinca ne olmakta?
Bana gore kanserojen maddeden farki kalmamakta.
Gun agarmadan,
Sabah namazi kilinmadan,
Leylaklar dokulup, guller solmadan
Sag seritte bekleme yapmadan tabanlari yaglamali.
Sol serit akmakta, kanserojenlere takilip kalmamali.
Dedim ya bence
Hadi canim hadi ufak ufak ikileee...
Iste simdi nokta.
Ve hatta esss.
Durup dusunelim, ihtiyac molasi verelim burada.
Ve cekicle cami kiralim luzumunda.

*****
Iste o camin disinda gordugum bir yazar, dusunur, insandir Hurriyet gazetesi 3. sayfa yazari Yilmaz Ozdil.
Yillar boyu 3. sayfada yazan Bekir Coskun'un halefidir.
Hurriyet'te 3. sayfa onemlidir.

Hurriyet'i de, Bekir Coskun'u da, Yilmaz Ozdil'i de onaylamasaniz da, sevmeseniz de, okumasaniz da bu statunun onemini bilirsiniz.
Bu yadsinamaz bir basaridir.
Bu inkar edilemez bir gercektir.
Bu milyonlara dokunan bir mecradir.
Ve hepsinden ote, Yilmaz Ozdil benim dunyamda kelimelerin efendisidir.
Oncacagiz kelimeyle ansiklopedileri anlatabilen bir entellektuel,
Bir aydin, bir basari hikayesidir.
*****
Kelimeler...
Icimdeki milyonlarca kelimeler
Gipta ederken Yilmaz Ozdil'e
Bir gun acaba
Kuculurken buyuyebilecekler mi onunkiler kadar???
*****
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13212284.asp?yazarid=249

:(

Ağzının tadı olan var mı?
Keyfi yerinde olan?
Bi mutsuzluk...
Bi bezginlik...
Bi keder hâkim ortalığa.
Havada hüzün asılı sanki.
Gülümsemiyor kimse...
Veya, patlar gibi gülüyor.
Olur olmaz ağlıyor sonra.
Bak mesela, grizudan ölen 19 gariban madenciyi emekli etmişler, ödül olarak Bursa’da... Halbuki, 6 tanesi zaten emekli... Emekli maaşı yetmediği için inmiş taa 220 metre aşağıya.
Dramımız komik.
Komedimiz trajik.
Vicdanlar sağırlaştı.
Duygular kataraktlı.
Bi bıkkınlık, bi güvensizlik...
Ve, kesif korku.
Molotof mu yiyeceğiz otobüste?
Şu herif canlı bomba mı yoksa?
Bir yandan terk edilmişlik hissi...
Yalnızlık tarifsiz.
Bir yandan garip bir merak...
Aleviymiş Ayşe.
Duydun mu, Kürt’müş İbrahim.
Bi taraftan geçmişe özlem.
Bi taraftan gelecekten endişe.
Çocuklarımız n’olacak filan.
18 yaşında karamsar.
78 yaşında huzursuz.
Şeytan diyor...
Tası tarağı topla, çek git!
Gitsen, gidemezsin.
Kalsan, manasız.
*
Hiçbir yere giden oyuncak trenin yolcuları gibiyiz, dön dolaş, aynı yer.
Aynı çaresizlik.
*
Ne Anayasa Mahkemesi çözebilir bu işi, ne savcı, ne polis, ne de bana göre işlevini yitirmiş olan Meclis... Ne seçim tarihi kimsenin umurunda, ne de rekor ikramiye ve şıkırtılı hayaller vaat eden piyango.
*
Yılbaşına, taze umutlara 2 hafta kalmış ama, sanırsın 2 asır ötede... Psikiyatra ihtiyacı var Türkiye’nin. Toplu terapiye.

Yazi tarihi: 16 Aralik 2009

Hiç yorum yok: