9 Eylül 2009 Çarşamba

Büyük felaket

09.09.09 çarşamba günü İstanbul büyük bir felakete uyandı.
İkitelli civarlarında önüne gelen herşeyi alıp götüren sel şimdilik sayısı 30 olarak bildirilen hayatları da beraberinde sürükledi.
Sabahtan beri izlediğim/dinlediğim gelişmelerde verilen haberler gerçek olamayacak kadar yürek ve can yakıcı.
Hele hele TV ekranından izleyince yerlebir olmuş otoyolları, Tır garajını, ortadan bölünmüş köprüleri, damların, otobüslerin, ağaçların üzerinde kurtarılmayı bekleyen insanları gördükçe olsa olsa bunlar bir macera filminin kareleri zannediliyor.
Böylesine dramatik bir tahribatın gerçek olabildiği insanın aklına sığmıyor.

Oysa ki daha aylar öncesinden birçok birbirini seven çift uğuru olacağına inandığı için 09.09.09'da evlenmek üzere hayaller kurdular.
Birçok anne baba hayatlarına anlam katacak, minik avuçları ve elleriyle onlara dokununca dünyaları bahşedecek bebeklerini 09.09.09'da dünyaya getirmek üzere planlar yaptılar.
Şans, uğur, kısmet, bereket getirecekti 09.09.09.
Öyle bekleniyordu, öylesine inanılıyordu...
Evet getirdi ama içlerinden sadece birini; bereketini, uğursuzluğunu; felaketiyle birlikte.

Böylesine zamansız yakalanılan büyük felaketlerdeki yıkımlara çok çoook çooookkkk yazık oluyor, telafisi bulunmuyor, yeri asla dolmuyor.
Ben bilirim, iyi bilirim bu durumu...
Beş gün önce, 04 Eylül'de tekrar yaşadım, tekrar öğrendim.
O günden beri gözyaşlarım sel oldu, tutamıyorum.
Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum, durduramıyorum...

Yazı tarihi: 09/09/09

Hiç yorum yok: