30 Eylül 2009 Çarşamba

Alaçatı Babylon , En Kıymetlim

Henüz arkamızda bıraktığımız yaz boyunca hissettiğim mutluluk güneşten çok gözlerimi kamaştırmış, ruhuma yıllardır hasret kaldığım bir sıcaklık üflemişti.
Hayatımın en güzel akşamlarını bu yaz yaşadım ben.
Bunlardan bir tanesi 26 Haziran'da Alaçatı'daki masal mekan Babylon'daydı.
O gecem güzelim, özelim, kıymetlimdi benim...
Alaçatı Babylon'da, 26 Haziran 2009 Cuma akşamı "Oldies but Goldies" gecesinde ben dünyanın en mutlu insanıydım.
İçkisiz sarhoştum küfelik.
Toz pembe bulutlar arasında, uçan halının üzerinde, elimde Aleaddin'in sihirli lambasıyla masal alemindeydim.
O akşam içten kahkahalar, dünya kadar hızlı dönen başım ve 5D gözlüğü takarak gördüğüm mutluluğun etkisindeyken yaşadıklarımı yazıya dökmek istemiş aynen aşağıda Haşmet Babaoğlu'nun yazdığı kelimeleri aklımdan geçirmiştim.
Sonra toz pembe bulutların peşim sıra beni kovalamasından geceyi hafızama kazıyıp yazıyı es geçmiştim.
Bugün, üzerinden 3 ay geçtikten sonra bu yazıyı okuduğumda o geceye dakika dakika geri döndüm.
Bunu sizle birazcık da olsa paylaşmalıyım.
Derim ki; yazının tamamını okuyun, gözlerinizi kapatın, yazılanları hafızanızda canlandırın, içinize iyot kokusunu çekin, gökteki sonsuz yıldızları, denizdeki yakamozu ve ılık Alaçatı rüzgarını düşünün.
Yanına sevdiğinizi koyun, sırtınızı ona verin, içinizdekileri fısıldayın ve boynundan rüzgarı çekin...
Geri dönmek istemiyorsunuz değil mi?
...biliyorum, ben de...

(Özel izin almadan yazının hepsini alıntı yapamadım. Alıntılar ve link aşağıda.)
http://sabah.com.tr/Yazarlar/babaoglu/2009/08/19/alacatida_teoman_ruzgri

Alaçatı'da Teoman rüzgârı

Karanlıkta bile parıldayan yanık tenler, bilekleri kapatan tuhaf tasarımlı sandaletler, ekose şortlar kalabalığı...
Sıcak Ağustos gecesini birdenbire serinleten kuzey rüzgârından korunmaya çalışan ortayaşlılar...
Dore aksesuarlar ve kabarık saçlarla yaşını on yıl daha büyüteceğini sanan 15'likler...
Evden çıkmadan önce ayna karşısında kız arkadaşından çok daha uzun süre kaldığı her halinden belli olan genç erkekler; gölgesinden bile korkan fakat aşka âşık genç kızlar...
Haftasonunu Foça'daki rock festivalinde geçirmek istemesine rağmen Çeşme'nin "tiki" ortamına esir düşmüş her yaş ve boydan rock severler...
Hepsi oradaydılar!
Alaçatı Babylon'da...
Son yılların en harbi ve yaşlanmak nedir, bilmeyen rock delikanlısı Teoman'ı dinlemek için...
Ben de oradaydım.
İyi ki!..
***
.......
"İnan çok çalıştım bu kalpsiz dünyayı sevebilmek için/neyim var ki senden başka, hadi son bir kez/ceplerimi yokla, aşk kırıntıları kalmış olmalı biraz" diyen adamın dürüstlüğünü bir parça da olsa, yakalamak, anlamak, paylaşmak...
Az şey mi?
***
Çok güzel bir konserdi!
Her konserinde gitar çalmayı, şarkı sözlerini ve melodiyi az buçuk unutur gibi olan Teoman bu kez alabildiğine güçlü bir ses ve tavırla dinleyicilerini avuçlarının içine aldı.
Sert bir fiske vurdu bazılarına uyandırdı...
...........
Bütün konserlerinde olduğu gibi final yine "Yağmur" şarkısıyla geldi.
Otelime dönerken baktım...
Şarkının nakaratı dilime yapışmış, tekrarlıyorum: "Yağmur, yağmur çok uzaklardan çağırıyor/gelirsen severim diyor."

Yazı tarihi: 30 Eylül 2009

Hiç yorum yok: