22 Mayıs 2008 Perşembe

Mahfıma Sebep "Ortalama Türk"

Son günlerde Türkiye gündemine dair azıcık gazete okumuşsanız veya ucundan azcık televizyon seyretmişliğiniz varsa “ortalama Türk” kavramını bilmemenize imkan yok. Herkesin köşesinde, sütununda, programında, dilinde çok muhterem Syn. Başbakan'ımızın sarf ettiği “ortalama Türk” konseptine dair kimdir bu Türk, nedir, ne yer, ne içer, nasıl olmalıdır, nerede bulunur soruları uçuşup duruyor.
Sorular net, cevaplar muamma.
Bir dolu fikir, kanıt, ispat, delil, istatistiki bilgi, yorum, o'dur, bu'dur...
Ve ben bunların herbirini okudukça kafa çorba.
Radiohead’deki Beaves&Butt-head gibi her seferinde çapı biraz daha büyütüyorum. Ama bu zeka seviyemin veya bilgi düzeyimin büyüyerek kafatasımdan taşmasından değil elbet.
Konunun politik ve sosyolojik boyutu hakkında mesai harcadığımdan olduğunu da tam olarak söyleyemeyiz.
Husus; bu kavram ve tartışmalarla hayatıma yüksek irtifa giren “ortalama” kelimesi ve bu kelimenin üzerimdeki dominantlığı.
Takıldım...
Önüm-arkam-sağım-solum “ortalama” oldu.
Hani şu Kenan Doğulu’nun kliplerinden birinde var ya; sokaktaki herkes Kenan maskesi takıyor, nereye baksan, kimi görsen Kenan; ben de onun gibi bir dünyada yaşıyorum sanki. Şahıslar, cisimler, yaşanan, yaşanmış ve yaşanacak anlar, ismin 5, benim 55 halimdeki her durum süzgeçimdeki “ortalama” sorgusunda.
Geçen gün konu neydi tam hatırlamıyorum; kümesten, kümesçilikten bahsediyorduk, “ortalama bir tavuk” nasıl olmalıdır diye takıldım.
O düşünceyi savsakladım, her gün ortalama kaç adım atıyor olabileceğimi hesaplamaya giriştim. O geçti; günde ortalama kaç kelime sarf ettiğimi düşünür oldum.
Bundan da sıyırdık saçımın doğduğumdan beri kaç cm uzamış olabileceğini ve bir insanın ortalamada kaç cm uzayabileceğini düşünmeye başladım.
“Acaba hayatım boyunca ortalama kaç saat spor yaptım, kaç saat uyudum, yemek yedim, güldüm, ağladım, okudum, yazdım..?” Sanki mahşer günü amel defterine işlenmesi üzere bilanço çıkarıyorum.
Bir de mukayese işin içine giriyor, ben acaba ortalamanın altındamıyım, üstünde mi? Her iki cevapta da tatmin olmuyorum, “net rakamlar, istatistiklerle konuşalım Neslihan hnm, kolaya kaçmayalım” diye yakama yapışıyorum.

En tehlikesi de çok tanıdık olmadığım ve kalabalık ortamlar. Geçen öğlen metroya bindim, eyvahhhh, üstüme fenalık geldi. Hiç değilimdir, biran klostrofobik oldum. Ordan çıkamadıkça arızaya bağladığımı hissettim.
“ Bu vagonda ortalama kaç kişi var, tüm trene günde ortalama kaç kişi biniyor, yaş, cinsiyet, boy, pos, gelir düzeyi ortalaması nedir? “
Tam gereksiz işler müdürlüğü, üstüme ne vazifeyse...

Syn Başbakanımız sayesinde artık nur topu gibi bir ortalayamadığım ortalama sorunum var.
Hıçkırık gibi bir durum, ben kurtulmaya çalıştıkça istem dışı olarak fazlalaşıyor.
Geçici olmasını diliyor ve umud ediyorum. Ümidim o ki, bu illetten kısa sürede yakayı kurtarır, tez zamanda ortalama bir insana dönebilirim.
Tavsiyesi olana kapım sonuna kadar açık. Ne dersiniz, limon yesem veya yumurta çalsam geçer mi? :-)
Neslihan the Gereksiz

Yazı Tarihi: 14 Mayıs 2008

Hiç yorum yok: