8 Temmuz 2009 Çarşamba

Cam gözlü, orta yaşlı adam

Cam gibi gözleri var.
Turkuaz mavi.
Harika.
Işık ışık.
Işıl ışıl.
Parıl parıl.
Pırıl pırıl.
Kayboluyorsun.
Bakınca gözbebeklerine ateş gibi parladıklarını görüyorsun.
Orta boylu, orta kiloda, orta yaşta, orta yakışıklılıkta bir adam.
Ama gözlerine bakınca hiç ama hiç ortalama olmadıklarını farkediyorsun.Çakılıyorsun. Gidemiyorsun. Gider gitmez tekrar dönmek istiyorsun.
Kapının eşiğinde kapıdan dönmek gibi.

Kafasını oturduğu koltuğa yaslamış.
O turkuaz mavisi güzelim gözleri ağırlaşmış, zaman zaman kapanıyor.
Belli yorgun.
Belli halsiz.
Belli keyifsiz.
Belki biraz da umutsuz.
Hatta çaresiz.
Gözleri kapanıyor çünkü o kapatmak istiyor.
Yaşadıklarına gözlerini kapatıp, olanlar hafızasında yer etmeden olay yerini terk etmek istiyor.
Ve bu yaşadıklarını hiç yaşamamış olmayı dileyerek.
Oturduğu geniş, rahat TV koltuğunda elindeki kumandayla koltuğu geriye doğru yatırıp altını açarak ayaklarına dayanak yapıyor.
Biraz sonra bir tepside bir tost ve ayran getiriyorlar. Tek eliyle bunları yemeye çalışıyor.
Henüz hiç konuşmamış olmamıza rağmen bize de ikram ediyor."Buyurmaz mısınız siz de?" diyor.
Bu kısacık, içi dolu cümlede kalıyorum.
Daha iyi nasıl ifade edebilirdi tek bir cümleyle beyfendiliğini...
Tam tahmin ettiğim gibi.
Ses tonu da gözleri gibi naif.
Huyu da bakışları gibi kibar.

Boğazıma bir yumru oturuyor.
Titrekleşiyorum. Ne diyeceğimi, ne tarafa bakacağımı şaşırıyorum. Herşey sıradanmış gibi davranmaya çalıştıkça normallikten uzaklaşıyorum.
Ona bakmamaya çalışıyorum.
Bakarsam bakışlarında çok şey göreceğimi biliyorum. İçim hiçbirini kaldırmaz onu da biliyorum.
Nasıl, nasıl, nasıllll üzülüyorum, bu halimi anlatmaya kelime bulamıyorum.
"Anasını sattığımın dünyası" diye iç geçirerek hayıflanıyorum.
Ben bu duygularla boğuşurken içeriye doktor geliyor.
Hastalarının hatrını soruyor. Hepsinin çok iyi olduğunu söyleyerek moral depolamaya çalışıyor.
Oysa alın yazılarını lazer okuyucuyla okurmuşçasına okuyabiliyor o.
Bu kemoterapi odasında tedavi alan hastalardan kiminin kaç gün, kaç ay, kaç yıl daha ömrü kaldı biliyor.
Cam gözlü, orta boylu, orta kiloda, orta yakışıklılıkta, orta yaşta olan adamın daha yaşanacak kaç yılı var, gerçekten ortasında mı hayatın yoksa...
o benden çok daha iyi biliyor... :-(

Yazı Tarihi: 08 Temmuz 2009