10 Temmuz 2009 Cuma

Daha iyi bir hayat için 3 (Prof.Dr.Osman Müftüoğlu)

Prof.Dr.Osman Müftüoğlu'ndan yine harika bir yazı. Sadece 'Yaşlılık'la ilgili kısmına katıl(a)mıyorum. Henüz...

Daha iyi bir hayat için (3)


Hayatı iyileştirmenin ve sağlığa doğru, etkili ve kalıcı yatırımlar yapmanın yolu öncelikle beyinden geçiyor. Eğer işin “düşünsel ve ruhsal” yönünü halledebilirseniz bedensel yanı kendiliğinden geliyor.

Beyni olumlu, yapıcı ve umut verici duygulara adapte etmek şart! “Beyni iyi şeylere adapte etmenin” en kolay yolu ona iyi duygular yüklemek, olumlu-pozitif bir bakışı alışkanlık haline getirmek, hoşgörülü, paylaşımcı biri olmak, affedebilmek, az eleştirip çok övmektir. Ayrıca “cömert ve yardımsever bir yapılanma” da beyne en az Omega-3 ve ginkgo kadar iyi geliyor.
“Olumlu düşüncenin gücü” zaten biliniyordu. Yeni çalışmalar da iyi yaşayıp güzel yaşlanmanın olumsuz düşünceleri azaltmakla yakından ilişkili olduğunu doğruluyor. Olumlu düşünmek kanserden ülsere, reflüden kolite pek çok sorunun da en etkili ilacı gibi görünüyor.

İLİŞKİ DETOKSU ŞART

İyi bir hayat için “kalabalıklaşmak” tabii ki önemli ama kalabalıklaşacağım derken çevrenizi kirletmemeye de özen göstermeniz gerekiyor! Gereksiz ilişkileri sonlandırmak -ilişki detoksu da deniyor-, anlamsız ilişkileri temizleyip ayıklamak zaman zaman yapacağınız birikmiş evrak temizliği kadar önemli bir uygulama olmalı. Sizi aşağı çeken sorun, stres, kavga, gerginlik yükleyen ilişkileri temizlemezseniz duygusal bagajınızı da boşaltmanız mümkün olmuyor.
Daha sık seyahate çıkmak, yeni ve farklı ortamlar, yaşamlar, mutfakların farkına varmak değişimin önemli araçlarından biri. Sürekli aynı yerlere gitmek yerine farklı yerlere yolculuk yapmaya özen gösterin. Bunu yaparken de güvenlik ve konfor gibi temel faktörleri gözden kaçırmayın.

DUANIN GÜCÜNDEN İSTİFADE EDİN

Bütün araştırmalar “duanın ruhsallık, yani inanç gücünün hayatı iyileştirip güzelleştirdiğini, ömrü uzattığını” doğruluyor. İlahi güçlere inanmak, olan biteni başka güçlerin varlığına bağlamak zayıflığınızı kabullenmenizi, yardım istemenizi kolaylaştırıyor. Kendinizi güvende hissetmenizi, endişe ve korkuyla daha kolay mücadele etmenizi sağlıyor. Dua etmek de başlı başına bir tedavi edici gibi görünüyor. İnanç dünyası güçlü olanlarda psikosomatik hastalıklara, depresyon, panik bozukluk ve benzeri ruhsal sorunlara, bağışıklık bozukluklarına daha az rastlanıyor. Bu grupta yer alanların hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, kanser gibi sağlık sorunlarıyla mücadele etmeleri, hastalandıkları zaman da daha çabuk iyileşmeleri dikkati çekici gözlemler.

YAŞLANMAYI KABULLENİN

Önemli bir nokta da iflah olmaz bir “yaşlanma düşmanı gibi davranmamak”tır. Yaşlılığı hayatın olması gereken bir bölümü gibi kabul etmek, onun ruhsal ve fiziksel değişimlerini kabullenmek, hatta kazanılmış bir servet gibi görebilmek önemlidir. Abartılmış estetik girişimler, tekrarlanan kozmetik prosedürler, dalga geçilecek boyutlara ulaşan kas geliştirmeler, ölçüsünü yitirmiş antrenman, egzersiz tutkuları bedeni değilse bile ruhu kesinlikle yoruyor. Gençleştirmek bir yana daha erken yaşlandırıyor. Yaşlanmaktan değil, sağlıklı yaşlanamamaktan korkmak, iyi ve güzel, huzurlu ve keyifli yaşayamamaktan endişe etmek en doğru yaklaşımlar olarak gösteriliyor.

BAĞIŞLAYIN

Biri bana en sevdiğin ilk on cümleyi yaz dese “bağışlamak unutmaktır” bunların içinde mutlaka yer alırdı. İyi yaşlanmak istiyorsanız affetmeyi de öğrenmek zorundasınız. Bununla da kalmamalı, affettiğiniz şeyi-kişiyi daha o anda unutmalısınız. Kin tutanlar, öfke duygusundan sıyrılamayanlar kalp damar hastalıkları, kanser, depresyon ve benzeri sorunlarla daha çok ve sık yüzgöz oluyorlar.

http://www.hurriyet.com.tr/magazin/yazarlar/12041343.asp?yazarid=95&gid=61

Yazı Tarihi: 10 Temmuz 2009