27 Ekim 2009 Salı

Fameeeee!

Baby look at me
And tell me what you see
You ain't seen the best of me yet
Give me time I'll make you forget the rest
I got more in me
And you can set it free
I can catch the moon in my hands
Don't you know who I am
Remember my name
Fame
I'm gonna live forever
I'm gonna learn how to fly
High
I feel it coming together
People will see me and cry
Fame
I'm gonna make it to heaven
Light up the sky like a flame
Fame
I'm gonna live forever
Baby remember my name
Remember, remember, remember....
Baby hold me tight
Cause you can make it right
You can shoot me straight to the top
Give me love and take all I've got to give
Baby I'll be tough
Too much is not enough
I can ride your heart til it breaks
Ooh I got what it takes
Fame
I'm gonna live forever
I'm gonna learn how to fly
High
I feel it coming together
People will see me and cry
Fame
I'm gonna make it to heaven
Light up the sky like a flame
Fame
I'm gonna live forever
Baby remember my name
Fame
*****
Şarkı sözlerini okur okumaz mırıldanmaya başladınız değil mi?
Bu şarkıyı bilmeyen, söylemeyen, sevmeyen var mı aramızda?
Zayıf ihtimal...
Misal ben nerede, hangi ruh halinde duyarsam duyayım yakınımda gördüğüm ilk eşyayı kaparak mikrofon yapıp avazım çıktığı kadar bağırarak söylemeye başlıyorum.
Zaten bu şarkıda öyle enterasan bir tını var. Daha ritmi duyduğunuz an usul usul kıpraşmaya ve sözleri mırıldanmaya başlıyorsunuz.
Sonra coşuyor, coşuyor ve daha da coşuyorsunuz.
İşte bu yüzden kendisi Karaoke'lerin en baba şarkısı ve kimsenin sesinin betliğine aldırış etmeden avaz avaz söylediği bir şarkıdır.
Duşların kadrolusu
Yolda yürüyenlerin yandaşıdır.
Enerjiden kafayı tavana vurma şarkısı
Barların, gece klüplerinin, partilerin en gözde ası,
Ses kontrolu,ayarı olmadan tüm detoneliğinle avaz avaz yırtınma şarkısı
Limitsizce saçmalama,
Eline geçirdiğin herhangi birşeyi mikrofon sanarak tepin tepin tepinme şarkısı
Ve dans ettiğini sanarak vücudundan bilinçsiz ve uyumsuzca çıkan tüm garip hareketleri fırlatan şarkıdır.
Nefes nefese kalma şarkısı,
Sevgilinin gözüne baka baka;
"baby look at me& tell me what u see,
You ain't seen the best of me yet
Give me time I'll make you forget the rest"
diyen obez bir özgüvenle meydan okuma, baştan çıkarma ve şımarma şarkısıdır...
Mercekle arasan içinde zerre ağlama-zırlama, kendine jilet atma, başkasına trip atma isteği uyandıran duygulardan eser bulamayacağın bir şarkı.
Melankolisi cıssss,
Serotinin öpülesi...
Sırf bu şarkının kendi dinamiği bile tutar ayaklarınızdan götürür sizi "Fame" filmini izlemeye.
Yok yetmez, kesmez beni diyorsanız;
yetenekli, güçlü, güzel, enerjik ve genç bir dünyanın içine sızmak için buyrun gidelim derim.
Çünkü ben o yüzden gittim.

Filmle ilgili sitelerde konusu şu şekilde anlatılıyor;
Oscar ödüllü, 1980 yapımı Alan Parker imzalı hit film “Fame”'in orijinalinin yeniden uyarlaması olan film dansçılar, şarkıcılar, oyuncular ve ressamlardan oluşan bir grup yetenekli gencin New York Gösteri Sanatları Şehir Lisesi'nde geçirdiği 4 seneyi anlatır. Adeta farklı ve yaratıcı bir güç santrali olan bu okul toplumun her kesiminden öğrencilere hayallerini gerçekleştirme, gerçek ve uzun süreli bir şöhret yakalama şansı sunar. Sadece yetenek, kendini adama ve sıkı çalışma ile elde edilebilecek türden bir şans...
Herkesin zaman zaman kendinden şüphe duyup bezdiği inanılmaz rekabetçi bir ortamda, her öğrencinin tutkusu sınanacaktır. Kariyer hedeflerine ek olarak bir de lisede olan diğer her şeyle de uğraşmak zorunda kalacaklardır. Ödevlerle dolu karmaşık bir zaman, sıkı dostluklar, tomurcuklanan aşklar ve kendilerini keşfetme...
Her öğrenci spot ışığı altındaki kendi anı için didinirken, aralarından kimlerin doğuştan gelen bir yetenek ve başarmak için gerekli disipline sahip olduklarını keşfedeceklerdir. Arkadaşlarının ve hocalarının sevgi ve desteğiyle, aralarından kimin Şöhret'i yakalayacağını göreceklerdir...

Bana soracak olursanız da bu kadar olumlu ve yüksek enerjiyle gittiğim halde filmi oldukça vasat buldum.
Kesinlikle "Fame"e yakışır bir enerji yansıtmıyor.
Oyuncular çocuk denecek kadar genç ve amatör.
Konusu kendi içinde dağılmış, seyirciye hangi mesajı, hangi duyguyu vermeye çalıştığı belli değil.
Müzikler ve dans sahneleri basit, tatmin edicilikten çok uzak kalmış.
Ayrıca 4 yıllık eğitimdeki yıllar arası geçiş hızlı ve kopuk çekilmiş. Sanki filmden sahneler kırpılmış, bir yerlere koşturuyor gibi...
Beni etkileyen sadece 2 sahne olduğunu söyleyebilirim;
1.si: Seçmelerden sonra kabül edilen öğrencilerin yemekhanede ilk kez bir araya geldiklerinde spontan bir şekilde sergiledikleri olağanüstü performanslı şovları.
2.si ise: Klasik piyanoda bir deha olan Denise'in büyük bir salonda tek başına piyano çalıştığı sırada şarkı söylemesi ki sesinin sıradışılığını ilk kez orada farkediyoruz; nefesimiz kesiliyor.

Son söz: Yapacak daha iyi bir şeyleriniz varsa filmi boşverin, kayıp sayılmaz.
Yok illa göreyim diyorsanız, patlak mısır ve kola uğruna buyrun, o da kayıp sayılmaz ;)

Nes, the Fameee

Yazı Tarihi: 27 Ekim 2009

Hiç yorum yok: