7 Temmuz 2008 Pazartesi

Çok erken değil miydi?


4 Levent’te 10.kattaki ofisimin penceresinden Futbol Federasyonu binasını görmekteyim. Sabahın erken saatlerinden beri her taraf polis kaynıyor.
Pazartesi sabahı trafiği yetmiyormuş gibi bir de her köşe başında sevimsiz polisler ve otomobilleri.
Polisler sevimsiz olduğundan değil aslında, durum sevimsiz olduğundan günah keçisi olma payesini onlara biçmek istediğimden bunu yapıyorum.
İçim tedirgin.
Pazartesi sendromumun üzerine aldırmıyormuşum gibi davranmaya çalıştığım ama basbaya içerlerimi keyifsiz bırakan bu ani ölüm eklendi.
Her ölüm üzücü...
Ama erken ve zamansız olanlar daha da çok.
Futbolla- mutbolla alakam yok(tu) benim.
Ne zamanki çok taze gerimizde bıraktığımız Euro2008 Futbol Turnuvası’nın orta yerine düştüm, durum değişti.
Haziran ayında başlayan bu turnuva ile yaklaşık 3 hafta boyunca birden bire ekvator çizgime oturan futbolda her biri birbirinden heyecanlı onlarca maçı izlerken kendi kendime şu cümle ile yüzleştim:
“Coşkunu geç de olsa keşfettiğim için çok mutluyum futbol, hayatıma hoşgeldin”
Bu turnuvadaki final vizesi almaya çalıştığımız Almanya maçı bana göre hem en iyi oynadığımız hem de en heyecanlı maçtı.
Maçın o yürek dayanmaz atmosferinde attığımız her golden sonra havalara zıplayarak hanımını kucaklayan Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan’ın çocuksu coşkusuna hayran kalmıştım.
Hele hele diğer yanındaki Cumhurbaşkanı sevincine partner arayışı içinde onun sırtını dürterken o hiç aldırmayıp hanımına sıkı sıkı sarılınca bu duruma bayılmış, gidip alnından öpesim gelmişti.
Protokol gereği gönlünün neşesini ve coşkusunu dindirmediği, yönünü yapmacıkça saptırmadığı için ‘helal olsun’ dedim, ‘işte bu yürekten sevinç, gerçek sevgi.’
Futbol maçı protokollerinde görmeye hiç alışık olmadığımız hanımının saf heyecanı ise ilk başta fazlasıyla garipsediysem de sonrasında fevkelade sempatik bulduğum bir haldi.
Ve ben onları böyle çok sevdim.
Sevinçlerin paylaşıldıkça çoğaldığını bir kez daha hissettim.
Üstat Çetin Altan’ın mutluluk üzerine verdiği şu tarifi aklıma getirdiler:
“Mutluluk, sevdiğinle zamanı süresiz unutabilmektir”
Biliyorum ki ben dahil onları seyreden herkese beyaz camın arkadasından mutluluk aşıladılar, sevgi hissettirdiler ve paylaşımın güzelliğini yaşattılar.
Daha yapılacak çok işi varken, henüz 52 yaşında çok gençken önceki akşam (05/07/2008) alınan Hasan Doğan’ın zamansız kaybı haberi bende ve biliyorum ki herkeslerde derin üzüntü yarattı.
Henüz dumanı uçmamış bu turnuvanın üzerine kara bulutlar getirdi.
Allah rahmet eylesin, bütün sevenlerinin başı sağolsun.
Ruhun şad olsun başkanım.

Yazı Tarihi: 07 Temmuz 2008