4 Ocak 2010 Pazartesi

Geri dönüştürebildiklerimizden misiniz?


Özel hayatımda zaman zaman bilinçsizleşsem de bir tüketici olarak her zaman bilinçliyimdir.
Uzun süredir cam, kağıt/karton, plastik ve pil atıklarımı ayrı ayrı poşetlerde biriktiriyor sonra da geri kazanım kutularına atıyorum.
Evimin hemen önünde bu kutulardan/kumbaralardan olması büyük şansım diye düşünürdüm.
2009'da kendi evimde çok az yaşadığım için hangi ara, niye olduğunu bilemeden bir baktım ki bu kutular kaldırılmış.
Anladığıma göre sadece benim evin önündekiler değil, etraftakilerin çoğu, belki de hepsi...
Belediyelerce güvenlik sebebiyle olsa gerek.
Yeni kutular nerede veya başka türlü nasıl geri dönüşüm yapabilirim diye düşündüğüm sıralarda yurtdışında yaşamaya başladım.
Oralarda özellikle Almanya ve İngiltere'de bu konuya senelerdir azami özen gösterildiğini biliyorum.
Londra'da yaşarken gördüm ki bu işlem evde çöpe atma aşamasında ayrıştırılmaya başlıyor.
Evlerde, normal bir çöp bidonunun yanında cam, plastik ve karton/kağıt için ayrı ayrı çöp torbaları var. Hepsi ayrı çöp torbalarına atılıp çöplerin belediyece toplandığı yerlere bırakılıyor. Torbaların farklı renklerinden neyin ne olduğu zaten anlaşılıyor.
Yani olay tüketicide bitiyor, hane halkından bilinç fışkırıyor.
Tıpkı bizdeki gibi!
Bu toplum ve çevre bilinciyle İstanbul'daki evime döner dönmez yeri değiştirilen çöp kutularımın/ kumbalaralarımın izini sürmeye ant içtim!
Google'dan konuyla ilgili araştırma yapınca Migros'un bu konuya el attığını gördüm.
Yaşadığım semt olan Ataşehir'deki 3M Migros'a bu kumbalardan konulmuş olduğunu görmek harika bir durum oldu.
Üstelik Migros kartınızı okuturak kumbaralara attığınız ürünlerin barkodlarını okutunca ve bunlardan 44 tane olunca bir de 5YTL değerinde bir çevre puanı kazanıyorsunuz.
O ne işe yarıyor henüz bilmiyorum ama kısa vadede 44 adede ulaşıp bunu öğreneceğime eminim.

Bu çöpleri heba edecek kadar zengin bir millet değiliz.
Sadece çöp bidonunuzun yanına koyacağınız 2 büyük torbayla bunu yapabiliriz.
Dolduğunda da atın arabanızın arkasına gidin bir Migros'a, okutun kartınızı çevreye katkınız olsun.
Çevreyi takmıyor musunuz?
E o zaman kendinize olsun; insan iyi birşey yaptığını düşünüyor, kendini duyarlı hissediyor, koltukları kabarıyor.
Ve Migros'a da benden kocaaaa bir aferin.
Eminim arkasında ciddi bir rant vardır, Koç Grubu bu günahını bile parayla satar ama olsun yine de iyi bir iş, bravo hatta yıldızlı pekiyi!
Bu arada madem duyarlılık konusuna girdik marketlerde beni sinir eden birkaç durumdan bahsetmeden geçemeyeceğim.
Birincisi:
Özürlü park yerine park edenler:
Hafif asabi bir günümdeysem üşenmeden koşa koşa şoförün yanına gidip "Pardon siz özürlü müsünüz?" diye soruyorum.
Bunu yapan insandan adamlık beklemek zaten zor ama birçoğu zeytinyağı gibi üste çıkarak bir de bana hakaret ediyorlar.
"Sana ne, babanın park yeri mi, sen ne karışıyorsun, istediğim yere park ederim, ben değilim ama sen özürlüsün galiba, başka yer yoktu (yalan, 2 adım yürür de koca popom erir diye ödüm koptu demenin salakçası)", ters ters bakıp cıklamalar falan...
Ey güzel halkım!!!
Diğer bir durum yine otoparklarda her araç için koca koca çizilen çizgiler arasına park etmemek.
Tek bir hamle güzel kardeşim ya, bir ileri bir geri o çizginin içine sığarsın, ama onca zahmete ne gerek var, sen park et, hatta 2 arabalık park et, başkasından sanane, ne de olsa senden sonra tufan!
Çıldırdığım başka bir durum ise kuyruk/sıra adabımızın olmaması.
Hem de hiç
Yemin ederim ben bir gün ya birini dövüceğim ya da acayip dayak yiyeceğim, kendimi fena kaybediyorum bu kuyruk işinde.
Hey insanlık, kaç tane kasiyer olursa olsun tek bir kuyruk yapılır.
Bu budur!
Ötesi berisi yok!
Markette, gümrükte, bankada, mağazada, tuvalette, tezgahta, bakkalda çakkalda en iyi işleyen kuyruk  modeli budur.
Tek kuyruğun en başındaki insan hangi kasa boşalırsa ona geçer.
Kimse kimseyi ezmez, üstüne çıkmaz, ayağına basmaz, yere düşürüp üstünden geçmez, herkes salak bir ben akıllıyım yapmaz.
Tek kasa takılırsa onun bir arkasındaki insan kendinden sonra gelen 20 kişinin işinin biterek gittiğini seyretmez.
Medenice, insan gibi yaşamak istiyorum, orman kanunlarıyla değil, cin olmadan adam çarpmaya çalışanlarla değil, çok şey mi?
Yere çöp ve sigara izmariti atanlar,
tükürenler,
yanından geçene omuz atıp, nerdeyse yere düşürüp arkasına bile bakmayanlar,
Özür dilemeyi bilmeyenler,
Verdiğiniz selamı almayanlar,
Günaydın, merhaba, nasılsın diyenlere öcü görmüş gibi bakanlar,
hep sol şeritten kaplumbağa gibi gidenler,
trafikte makas atanlar ve onları atmak zorunda bırakanlar,
yayalara yol vermeyenler,
trafik işaret ve işaretçilerine uymayanlar,
araba kullanırken cep telefonuyla konuşmayı beceremediği halde konuşanlar,
arabada sigara içenler,
korna çalanlar,
egzos borusu patlaklar,
sağa/sola dönüş sinyali vermeyenler veya ömründe bir kere verip onu ölene kadar açık unutanlar,
farları yanmayanlar,
arabanın dışındaki herkesin duyacağı kadar müziğin sesini açıp bası dımtısdımtıs gümbürdetenler,
park edemeyenler,
tali yoldan anayola çıkmak için 1 yüzyıl geçmesini bekleyenler,
İstanbul'a metro yapamayan ve trafik sorununu çözemeyen yöneticiler,
kendi işini kendi görmeyenler,
beceriksizler,
uzun tırnaklar,
sarı dişler,
kaba sesliler, kaba etliler,
iradesizler,
boş hayatlar, basit zevkler peşinde olanlar,
ucuz hesaplar yapanlar,
kafası çalışmayanlar,
dünyadan bihaberler,
"de" ve "ki" olayını çözememiş olanlar
sigara yasağına uymayanlar,
çöplerini ayırmayanlar,
yüzünün orta yerinden tüm hayatı gözüktüğü halde yayım yayım yayılıp, kasım kasım kasılıp, koca koca sırıtanlar,
Sevgi budalası olanlar,
sevilmeye layık olmayanlar,
sevgi işinde tuzağa düşenler,
bunu farketmeden yaşadığı kandırmacanın adını mutluluk koyan sazanlar,
çok kadınla beraber olmanın çapkınlık, çapkınlığın erkeğin şanı olduğuna inanan zavallı playboy'lar,
kendi hırslarını ele güne aşk diye duyurup kaya gibi adamları dart tahtasına çeviren sözümona kadınlar,
gözünün önündeki güzellikleri görmeyip burnu pislikten kurtulmayanlar
ve aldatanlar...
üzgünüm ama sizlerden zerre kadar haz etmiyorum.
Ben değil, Migros değil, belediye değil, sizi kimse adam edemez

Geri dönüşebilen çöp olmak bile emek ister, uğraş ister
Siz uğraşmaya değer misiniz, bilemiyorum?!
Allah'a havale ediyorum...

http://nettuketici.wordpress.com/2009/11/23/migros-geri-donusum-kosesi/
http://www.migros.com.tr/Content.aspx?IcerikID=85

Nes, the cycle, REcycle

Yazı tarihi: 04 Ocak 2010

Hiç yorum yok: