19 Ocak 2010 Salı

Sevene kadar


Bu kızı sevip sevmediğimi bilmiyorum.
Henüz anlayamadım.
Onu da kendimi de...
Bir bakıyorum bir yazısını çok beğenmiş, okurken duygulanmış, uçmuşum...
Bir bakıyorum fazlasıyla içi boş, lakırdı, gündem yaratma sevdalısı diyerek yaftayı yapıştırmışım...
Bazen bazı hali tavrı snop, uçarı, fazlasıyla hodkam
Bazense alıp başını omzuma yaslayıp teselli etmek istiyorum "geçecek Ayşe hepsi geçecek, üzme kendini" diye...
Ayşe Özyılmazel'den bahsediyorum.
Sabah ve Günaydın'daki köşesi, Haşmet Babaoğlu ve Okan Bayülgen'in eski sevgilisi, Neco'nun kızı oluşu derken şimdilerde yaptığı ilk müzik albümüyle gündemde.
Türkçe radyo, hele hele Power Türk'ü dinliyorsanız sıklıkla gerçekten enerji dolu "Enerji" şarkısını duyuyorsunuzdur.
Kıza tüm burun kıvırma çabama rağmen itiraf etmeliyim ki şarkısı hiç fena değil.
Soğuk, kapalı, bunalım, uzun kış günlerinde çilekli meyve kokteyli gibi...
*****
Bu akşam tembelliğim üzerimde, canım hiçbir şey yapmak istemez öyleee camış camış otururken Tweeter'da Ayşe Özyılmazel'in Saba Tümer'in programına katılacağı tweet'ini gördüm.
Iyyy aman Allah'ım, hiç ama hiççç sevmiyorum şu Saba Tümer'i.
Resmen içinde pil var ve düğmesine basar basmaz gülen oyuncak bebekler gibi.
Her saniye, her şeye gülebiliyor kadın, tabi o garip sesler topluluğuna gülmek denirse.
O nasıl bir akortsuz kahkahadadır öyle.
Kadına yakışır mı hiç öyle 32 diş yüksek perde?
Nerede zarafetin, nerede gizemin, nerede dişiliğin, edan, cilven hani?
İnsanı kahkaha atmaktan soğutuyorlar.
Nasıl bir frapanlık, nasıl ekrana yakışmamak, nasıl gereksizlik, nasıl nasıl nasıl...
Kadın herşeye rağmen reyting rekorları kırıyor ya ben anlamıyorum bu işi.
E o zaman adama ne derler?
"Sen git derdini Marko Paşa'ya anlat" derler.
Neyse biz bırakalım Marko Paşa'yı da kendimize dönelim.
Dedim ya biz de pek matah sayılmayız, camışlık diz boyu, zarafet merafet hak getire bu akşam özelinde.
Bahsettiğim özrüm itibariyle aktualite seviyem en direkt serbest vuruşla Saba Tümer'in programına zaplattı beni bile.
Program konuğu Ayşe.
5, 10, 15 dakika derken sohbet baya sarmaya başladı beni.
Evet kız çok şımarık ve evet yukarıda söylediklerimin hala arkasındayım snop, hodkam, kimi zaman gereksiz...
ama bir şeytan tüyü var çeken beni kendine
Bir kere süper komik
Kendiyle ve yaşadıklarıyla harika dalga geçiyor
Kadınlığını iyi kullanıyor
"Yandım, bittim, acıdan kavruldum, kül oldum" diyor ama bunu arabesk değil Sezen Aksu diliyle söylüyor.
"Beni mahfetti o aşk, entrikalar, stratejiler, oyunlar kahretti" diyor yine de "ocağın yansın, kurşunlara gelesin" demiyor.
"Yeni bir aşka yelken açtım" diyor yine de eski aşkının büyüklüğünü, önemini, özelini, ezelini inkar etmiyor.
"O iz içimde ömür boyu kalsa da ben yeniden ayağa kalkmayı, başkasına güvenmeyi, huzur bulmayı ve mutlu olmayı becereceğim" diyor.
"Çünkü ben bunu hakediyorum. Çünkü ben bütünüm ve tamım. Ben kendimi seviyorum. Ve ben başkasına ihtiyaç duymadan güzelim ve değerliyim" diyor.
Ve başlıyor bir şarkısını okumaya.
Sözlerini duydukça " Vaayyy be, beni anlatsa bu kadarını yazamazdı" diye içimden geçiriyorum.
Kahkahasına feci tilt olduğum başka biri; Hıncal Uluç bakın neler yazmış bu şarkıyla ilgili:


Ayşe'nin hem sözünü yazıp, hem müziğini yaptığı "Sevene kadar" hani nasıl derler, damardan vurdu beni..
"Neden değilim kimsenin
Değilim kimseli.
Çoktan gitmişsin sen benden
Çok olmuş biz, biteli.."
"Yanlış" dedim Ayşe'ye.. "Yanlış.. O gitti diye, 'Biz' bitmez.. Biz içinde yaşar insanın.. İki kişi gerekmez biz olmak için.. Onu tek başına sen yaratırsın.. Bu yüzden, o gitse de, geride 'Ben' kalmaz, 'Biz' kalır hâlâ.. O yüzden kimsenin olamazsın.. O yüzden kimseli olamazsın, bir türlü.. Uzun sürer o bizi çıkarıp atmak.. Yıllar sürer bazen.. O sürdükçe de, bir başka 'Biz'e yer olmaz ki.. Biz bitmez ki!.."
Ayşe gözlerime baktı.. Ne dediğimi, niye dediğimi ikimiz de biliyorduk..
"Haklısın" dedi, çıktı, gitti...


Kahkahasını ve kendini hiç sevmesem de bu akşam içime su serpti, camışlığıma tercüman oldu Hıncal Uluç, teşekkür ederim.
Ve sana da teşekkür ederim Ayşe, her ne kadar şımarık olsan da enerjini sevdim, aldım kabül ettim, aldım kabül ettim, aldım kabül ettim; ben de güzelim, bütünüm ve değerliyim!
Siz de...


Ness, the Güzel :)
Yazı Tarihi: 18 Ocak 2010

Hiç yorum yok: