25 Kasım 2009 Çarşamba

Kış mı gelmiş be usta?

Benimkisi biraz fazla köşeli ya zaman aldı düşmesi.
Jetondan bahsediyorum canım işte, bildiğiniz çil çil para sarı jeton.
Yeni farkettim; mevsimlerden kış gelmekteymiş.
(Ünlem işaretini kasten koymadım, sizi yönlendirmiş olmayı istemem)

*****
Güneş olup açtım ben bu yaz.
Dalgaların ucundaki köpüklere öykünüp kendimi yakaladım sonra da yıkadım az biraz.
Beyaz beyaz...
Tertemiz, taptaze, ışıl ışıl yenilenip kabuklarımdan kurtuldum bu yaz.
Herşeyin tadına daha çok vardım;
Dinlemenin, beklemenin, kavuşmanın, özlemenin, özlenmenin, kendimin ve kendimden çıkmanın...
Müjdeler olsun!
Yollarda yürürken vitrinlerin camına, arabaların aynasına bakıp bakıp kendime gülümsedim.
Göz kırpıp, caka sattım.
Yanık tenim, ışıltılı saçlarım, renkli straplez 34 beden elbislerim hoşuma gitti, gitti ki ne gitti be usta!
Harika şarkılar dinledim, hislendim, yazdım, kendim yazıp kendim ağladım belki de ilk kez mutluluktan.
Okudum, bol bol okudum.
Bir tarafımla da bir hayatın mücadelesini verdim.
Kimi zaman güçlendim, yüzüm güldü, umutlandım.
Kimi zaman pes etmenin eşiğine geldim; yalnızlaştım, hüzün yerleşti gözlerime
Kendimle konuştum, kendime kızdım, bir küsüp bir barıştım.
Biraz atışıp, biraz takışıp sonra kendime kıyamayıp bağışladım.
Biraz savaş biraz barış biraz suç biraz ceza.
Herşeyimle kendimi sevdim yine de, sevmek ki ne sevmek be usta!
Yıllardır gittiğim Alaçatı'da ilk kez cennete girdim ben bu yaz.
Buz gibi denizde yüzüp, rüzgarında sarhoş oldum.
Sahilde yürüdüm ayağıma taşlar batmadan, sabaha karşı uyudum gecenin ne zaman geçtiğine bakmadan.
Offf bu yaz...
Öyle bir yazdı ki sanki daha önce hiç olmamıştı ayaz.

Bu yaz öylesine sıkı çelmeler attım ki hayata...
Ne yapacağını şaşırttım.

Öyle bir tavır peydah oldu ki içimde...
....bu bana yeter işte!
....Yeter bana bunlar!
Bundan sonrası yok, dense hani...
Nokta konsa...
İtiraz etmem sanki!
... Bana yeter bu güzel yaz
.. Bu muhabbet yeter bana!
Hani bir odaya, bir hücreye kapatsalar...
Bir daha asla buradan çıkmak yok deseler...
Sesimi çıkarmazmışım gibi...
Sanki bu günlerimin anılarıyla idare edebilirmişim gibi...
Ama bir dakika!
Bir dakika!
Alaçatı'da bir akşamüstü daha bekliyor olsun beni!
Tek bir akşam daha...
Geleceğe dair hayaller kuracağım muhabbet dolu bir yaz ikindisi mesela...
Ya da Alaçatı Pazarı'nda yenilen bir şeftalinin tadı olsun damağımda
Çardakta sırt üstü uzanıp yıldızlara baktığımız bir gece daha...
O zaman bu bana yeter işte...
*****
Bu aralar hangi mevsimdeyiz?
Hava sıcak mı soğuk mu?
Güz yağmurları ne ara bitti?
Tüm bunlardan haberim yok!
Diyorlar ki yıldızlar kayıyor, soğuklar bastırıyor, kara kış kapıda.
O zaman anlıyorum ki yaz da anılar da uzaklaşıyor, flulaşıyor.

Yağacak beyaz karları izlerken düşüneceğiz, özleyeceğiz, neyi özlediğimizi bilmeden.
Ve ardından bir yaz daha usul usul gelecek be usta!
Kim bilir yeni yaza nasıl gireceğiz?
İlle de değişeceğiz, değişeceğiz de ne olacak, daha mı iyi olacak sanki be usta?

Nes, the Usta

Yazı tarihi: 25 Kasım 2009

2 yorum:

mesut atalay dedi ki...

neslicim selam
yine döktürmüşsün.son dönem kitap okumakda zorlanıyorum nedense bir türlü konsantre olamıyorum okuduğum kitaplara. en son elimde KOLONI var ama sürünüyor 2 aydır.
ama senin yazılarını okuyorum. sürükleyici geliyor. gene ne yazmış nes bakalım diye hep kontrol ediyorum sayfanı.
dediğin gibi yaz bitmiş kış gelmiş. hatta sonra yaz gene gelecek kış gene gelecek böyle sürüp gidecek.
peki biz ne yapacağız bu süreç içinde? öyle mevsimlerin akıp gitmesinimi izleyeceğiz?
yoksa hayatımıza mutluluk katmayamı çalışacağız? yoksa para para diye birşeylerin peşindenmi koşacağız?
sahi ne yapıyoruz biz? niye bu kadar koşturuyoruz? niye hayatı ıskalıyoruz?
öff gene bir sürü soru takıldı aklıma hep senin yüzünden
neyse kendine iyi bak
sevgiler
Mesut "short cut" Atalay

NeslihanVenusKilic dedi ki...

Mesuuttt,
Sadık arkadaşım benim :))
Yazılarımı okuman ve yorum yazman beni çok sevindiriyor. Sadece kendime yazmadığımın canlı ispatı oluyorsun bana. Amaaa sen yine de beni çok ciddiye alma fazlası aşırı doza girer, bunalım yapar mazallah;)
Hepimizin peşinde koştuğu "mutluluk" değil mi? Geri herşeyi boşveeerrr.
Sevgiler, selamlar...