24 Kasım 2009 Salı

Zeynep Lal'e

Zeynep Lal'im, güzel kızım...
Bugün haberini aldım.
Ne kadar güncel ne kadar değil bilmiyorum.
Öylesine üzüldüm, öylesine seni içimde hissettim ve dua ettim ki ifadesizliğime ve uzaklığıma çaresiz kaldım. 

Duydum; hastalanmışsın.
Körolası virüsler senin minik bedenini seçmiş.
Sınava tabi tutmuşlar seni.
Hiç canını sıkma tatlı kızım, eminim atlatacaksın, eminim çok iyi olacaksın.
Belki de çoktan iyileştin bile.
 
Zeynep Lal,
Öyle masumsun ki henüz bilmiyorsun;
Biz kızlar; mikroplar, virüsler ve zararlı binlerce yaratık tarafından çok sık kuşatılır, şiddetle yere serilmeye çalışırız.
Bunu bilesin, hep sağlam durasın.
Onlar en zayıf anında ince ince derinlerine sızmaya çalışırlar.
Sen tüm saflığınla doğruluğuna inanıp, derinlerini açtığın ilk anda da en sarsıcı virüs gelir oturur şahdamarının tam üzerine.
Kesip atsan sana yazık.
Tutup saklasan yine sana yazık...

Sakın bırakma kendini prenses.
Dirayetli ol.
Hastalığın senden olduğunu aklının ucuna bile getirme.
Virüsler seni seçmiş olabilir. Bağışıklık sistemine yumurtalarını bırakmış olabilir.
Onlar seni zehirlese de, unutma ki panzehirlerin kudreti birtek senin içinde.

Güzel kızım, kınalı kuzum,
Belki bu hastalık seni yataklara düşürdü.
Ateşler içinde cayır cayır yaktı.
İçine kaldıramadığın bir ağırlık oturttu ve soluğunu daralttı.
Daha dün neşe içinde babanın sihirbazlıklarını seyrederken bugün yatağının başucunda sana niye böyle solgun ve durgun hallerde, kırmızı gözlerle baktığını anlamaya çalışıyorsun.

Sen onun bitanesisin.
Sen onun en kıymetlisisin.
Sen onun biricik Zeynep Lal'isin.
Baban seni gözünden sakınır.
Hiçbir şeyin sana zarar vermesine izin vermez.
Hem bak kumsaatini ters çevirdim.
Kumlar terse döner dönmez pembe kanatların, prenses tacın, sihirli asan ve güzel tütünle oyun oynayacaksınız.
Belki babana bir büyü bile yaparsın.

Hadi güzel melek, hadi sıkı dur, hadi iyileş!
Gel tut elimden, otur kucağıma, dualarımla ve benle bütünleş...


Yazı tarihi: 24 Kasım 2009

Hiç yorum yok: