8 Ekim 2008 Çarşamba

Maximum Cardio


Oh be nihayet başladık.
2008-2009 kış sezonuna yani. Beni tanımayanlar öğrenci veya eğitimci olduğumu düşünebilir şimdi. Yok öyle düşünmeyim, değilim.
Sezon dediğim eğitim-öğretim sezonu değil, bizzat hayatın ta kendisinin sezonu.
Fark ettim ki artık hayatlarımız sezonlara göre yön alıyor.
Şahsen ben yaz sezonumda daha avare bi insan oluyorum.
Tamam yazın çalışmıyor değilim ama ister istemez tempo daha düşük oluyor. İşimin tabiatı zaten öyle; birlikte iş yaptığım firmalardaki tüm kontaktlarım tatilde oluyor, e otomatikman işler azalıyor.
Yaz boyunca, 12 ay yaptığım sporumu da aksatmamaya özen gösteriyorum fakat araya giren tatiller ve katılmazsam gönül koyan :-) şehirdeki sosyal aktiviteler düzeni bozduğundan motivasyon haliyle azalıyor.
Üstelik yazın spor salonlarındaki grup derslerinin birçoğu da kalkıyor veya devam edenlere katılım çok azaldığından ‘görsel katılım’ın pek de ötesine gidilemiyor.

Yaz tatiliydi, sonrasında Ramazan’dı, Şeker Bayramı’ydı derken avareliği bir türlü sonlandıramamıştık.
Şimdi hepsinin bitmesiyle nihayet bu hafta başında kış sezonunu açabildik.
Bendeniz spor tutkunu biri olarak yaklaşık 12 yaşımdan beri düzenli olarak spor yapıyorum...
En yoğun ve yorgun olduğum zamanlarda bile sporu hayatımdan çıkarmamaya çabalıyorum ki beni yukarı taşıyabilecek birşey olsun.
Nice sürünerek girdiğim spor antremanlarımdan maraton koşacak kadar enerjik çıktığımı bilirim. Yıllardır tecrübe ettiğim bu deneyimde yine bilirim ki esas olay hep o ‘gitmek’tedir. Oraya gitmek her zaman, herkes için zordur.
Bir kere spor salonuna girip, üzerini değiştirebilirsen gerisi kolay, devamı gelir...

Spor salonları pek çok farklı alternatifler sunarak sporu bizler için zevkli hale getirmeye çalışıyor. Eğer spor yapmak istiyor ama motivasyon eksikliği veya üşengeçlik veya tembellik yaşıyorsanız grup egzersizleri tam da bu noktada imdadınıza yetişiyor.
Tek başına yapılan sporun çok daha üzerinde motive edici, sonuç odaklı ve etkili oluyor.
Zevkinize, ihtiyacınıza ve modunuza göre hangi çeşit derse girmek istediğinizi seçtikten sonra zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile.
Sakin bir gününüzse yogayla zihin ve beden dinginliğine, deli bir gününüzse de Cardio dersleriyle enerjinizin dibine kadar gidebiliyorsunuz.

Yaklaşık 4 senedir üyesi olduğum ve birçok hizmetinden oldukça memnun kalarak devam ettiğim ‘Hillside City Club’bu hafta başında 2008-2009 kış sezonu derslerini başlattı.
Ve ben de bu Salı akşamı ilk dersi yapılan sezonun en yeni dersini kaçırmadım tabi ki.
Dersin adı: “Maximum Cardio”
Adından da anlaşılacağı üzere yüksek tempolu, cardio bazlı bir ders.
Maximum hareket, maximum tepinmece, maximum t-shirt ıslatmaca.
Ağırlık, bosu ve glide (2 ayağınızın altına yerleştirdiğiniz 10 cm çapındaki kaygan bir materyal-bu sayede zeminde çok hızlı ve kayarak hareket ediyorsunuz) ile yapılan ileri seviye bir ders.

Bu ilk ders alıştırma/ ısındırma mahiyetinde olmasına rağmen dersin eğitmeni Erhan Hoca bizdeki cardio/ nabız durumunu tavan yaptırdı.Dersin temposunda hoca her ne kadar önemli bir etken olsa da esas belirleyici katılımcılar.
Her ne kadar kalp atışlarımız kulaklarımızdan çıktıysa da eski kurtların hamlığı-ben gibi- ve yeni gelenlerin düşük temposu sebebiyle bu ilk ders önümüzdeki hedefler düşünüldüğünde biraz light kaldı.
Bana sezon boyunca yakamı rahat bırakmayacağı sinyallerini veren sakat sol dizim ve problemli her iki ayağıma rağmen yine de kendi adıma iyi bir ders çıkardım diyebilirim.
Önümüzdeki derslerin daha tempolu geçeceğine eminim.
Ders sonunda Erhan hoca’ya bu dersi haftada 2 istediğimizi söyledim.
“Ekip oturursa neden olmasın” dedi.
Ben istedim, o da neden olmasın dedi de, bu derse de 2 kere gelirsem sırf Hillside’da haftada 5, +1 Cumartesi sabahı outdoor sporumla da haftada 6 spor yapmış olacağım ki, adama yuh derler, başka hayatın yok mu senin? :-)
Hadi bakalım hayırlısı, hoş geldin 2008-2009 kışı. Bakalım benim için ne planların var...

Yazı Tarihi: 08 Ekim 2008