13 Ekim 2008 Pazartesi

Back-liyorum

Konuşmuyorum
Bekliyorum
İki işi bir arada yapamam mı ben?
Bunlardan biri beklemekse hayır.
Konuşurken beklenilmiyor, beklenirken konuşulmuyor.

Tırnaklarımı yiyorum.
Sabırsızlıktan, heyecandan, takılmışlıktan.
Beklemekten.

Takır, takır, takır 5 parmağımı peşisıra atlı koşturur gibi masaya vuruyorum.
Kesmiyor.
Çarpaz simetri aynı anda tek dizimi de sallıyorum kesmiyor.
Sağ tekler bitiyor, sol teklere geçiyorum.
Farkındayım, dışardan çok kıl bir görüntü.
Eksik akıl bir siluet, biliyorum.

Hom hom homurdanıp duruyorum.
Nerde, nerde, nerde kaldı bu?
El, kol, bacak, kafada sürekli bir koordinasyon eksikliği.
Yedi bitirdi bu haller beni
Perdeyi aralayıp camdan bakıyorum. Gördüğüm ne var bilmiyorum ama sürekli bakıyorum.
Evde, ofiste, yolda, toplantıda koltuklar yasak, uygun adım ileri marş.
Bekle, bekle, beklemedeyim.

Telefon kontrol, mail kontrol, sms kontrol, yol kontrol, kapı kontrol, mektup kontrol, araba üstü not kontrol, F9, F9, F9...
Didik, didik, didik kendi hallerimi kontrol
Bekle, bekle, bekle
Siyah çekirdekli Diyarbakır karpuzu sesiyle kütürttt diye orta yerimden ikiye bölüneceğim ama yine de beklemedeyim...

Sıkıldım, gerildim beklemekten. Çaresiz, silahsız, korunmasız sadece yalı kazığı gibi bekliyorum.

Sayın Baylar, bayanlar merdivenden kayanlar!
Bu nedir diye sorarsanız, anlatmam mümkün değil.
Olsun tasalanmayın.
Yakında geçer.
Normale dönerim.
Birşeycikler olmaz.
Ben unuturum, siz de unutursunuz ve samimiyetle itiraf edeyim ki bu hayatın kalbimi yerinden çıkartan beklemeleri olmazsa yaşanmışlığını hissedemiyorum ben.
Varsın bugün de böyle geçsin...
Sağ bek, sol bek, ben giderim küttenek :-)

Neslihan, küttenek

Yazı Tarihi: 13 Ocak 2008