3 Eylül 2008 Çarşamba

Moleskine


Sevgili Arkadaşım Nes’e,
Umarım bu defter upuzun ve harika bir yazı hayatının başlangıcı olur. Ve umarım bu yazılar İspanyol güneşi kadar parlak, boğası gibi güçlü ve flamenko gibi hayatına meydan okuyucu olur...

Burçi
Madrid- Barcelona Yolu
27 Ağustos 2008
(Solda gördüğünüz fotoda Burçi bana yukarıda okuduğunuz notu yazarken)
****
Sevgili Arkadaşım Burçak Bayraktar, Madrid’den Barcelona’ya karayolu ile giderken mola verdiğimiz bir tesiste bana bu şahane defteri hediye olarak aldı.
Ben bu yazı/yazma işleri ile haşır neşir olunca ve o da tüm bu yazdıklarımı okuyunca tıpkı tüm eski zamanın meşhur yazarları ve sanatçıları; Hemingway, Picasso, Van Gogh... gibi benim de onların kullandığı bilindik defterden kullanmam gerektiğini ve bana hediye almak istediğini söylemişti.
Mola verdiğimiz tesiste içecek, sakız, dergi gibi şeylere bakarken ben bu defterin Burçak’ın bana almak istediği meşhur Moleskine ‘ler olduğunu bilmeden hem fiziki şekline hem de işlevsel olarak benim ihtiyacıma cevap verebilecek olmasına kanaat getirip hayranlığımı kendisine dokunarak ve hatta elimden bırakamayarak ifade etmeye başlamıştım bile.
“Aaaa, işte benim sana almak istediğim Moleskine’ler “ diye parıldayan gözlerle çığlık attı Burçi.
Böyle düşünceli ve ince bir arkadaşım olunca da bana da mutluluk içinde model seçmek kaldı.
Ve böylece aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz bu zarif kapaklı defter şu ana kadar aldığım en anlamlı hediyelerimden biri oldu.
Bu satırları yazdığım şu anda Barcelona’ya yaklaşmak üzereyiz.
Tek MP3’ün sağ kulaklığı bende, sol kulaklığı onda Duffy’nin ‘Warwick Avenue’ adlı şarkısını dinliyoruz. Boşta kalan kulağım da rehberimizin Katalunya hakkında verdiği bilgileri dinlemeye çalışıyor.
Hediyemin bana hissettirdiği mutlulukla aynen canım arkadaşım Burçak’ın bana bu defterin hatıra notunda yazdığı gibi kendimi İspanya güneşi kadar parlak, boğası gibi güçlü ve flamenko dansı gibi hayata meydan okur hissediyorum.
Barcelona’ya girdik.
Camdan bakarken şarapçılıkta ünlü olan bu güzel şehrin üzüm bağlarını görüyoruz.
“Toscana da aynen böyle, bak” diyor Burçak halimizden memnun bir ifadeyle.
“Evet” diyorum ben de sadece düşünceli bir ifadeyle.
Çünkü o anda Burçak gibi süper bir arkadaşa ve böylesine güzel bir hayata sahip olmakla ne kadar şanslı olduğumu ve bu defterle yazarlık konusunda iyice havaya girdiğimi düşünüyorum.
Şimdi hedefim daha önce sevgili ağabeyimin 2 kere bana aldığı ve her ikisini de düşürerek kaybettiğim güzel bir dolmakalem edinmek.
Ve daha sonra da on parmak klavye kullanmada kendimi yetiştirmek.
Bunlardan önce de şu sıralar bu değerli defterime yazacak güzel bir önsöz düşünüyorum.
Ayrıca aşağıdaki vikipedi açıklamasında yazdığı gibi kaybolursa bulacak kişiye verebileceğim ödülü.
Önsöz deyince aklıma "ithaf" geldi, hani şu yazarların kitap kapaklarında önsözden hemen sonra birilerine ithafen yazdıkları yazılar...
ve 1 sene önceki hayatımın en değerli ithafına gitti aklım, içim bir tuhaf oldu :-(

Neyse kulağımdaki Duffy: “I don’t wanna be your stepping stone” diye içini döküyor şarkısında bana tercüman olarak.
Güzel şarkı, İspanya güneşi ile daha da güzel geliyor kulağa...


Not: Fotoğrafta gördüğünüz defter orijinal Moleskine değil aslında. Tek farkı orijinallerinin kapağının düz ve siyah olmaları. Ben bunun modelini çok sevdiğim için bunu seçtim, orijinali veya değil ne farkeder? :-)

Aşağıda Vikipedi’de Moleskine defterler hakkında yazılan kısa bilgiyi bulabilirsiniz.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Moleskine
Moleskine, geçtiğimiz iki yüzyıldan beri Van Gogh, Picasso, Ernest Hemingway ve Bruce Chatwin gibi birçok Avrupalı sanatçı ve düşünür tarafından kullanılan bir defterdir. Kelime anlamı 'kirpi derisi'dir.
Moleskine defterlerinin neredeyse iki yüz yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. İnsanların akıllarında tutmak istedikleri ayrıntıları yazmaları gerektiğinde kullandıkları ufak tefek, siyah vinil kapaklı, sarı yapraklı, basit ve sade görünümlü defterlerdir.
1986 yılında üretimi durdurulmuş -fakat bir süre sonra yeniden üretilmeye başlanmış- olan bu defterlerin bu kadar sevilmesinin bir diğer nedeni de Picasso, Van Gogh,Caner Çoban gibi isimlerin bunları ellerinden düşürmemiş olmalarıdır.
Fransızların "Moleskin", İtalyanlarınsa "Moleschino" dedikleri bu akıl defterlerinin ilk olarak nerede doğduğu bilinmiyor. İlk olarak esin perisini kaçırmak istemeyen Fransız şairler için çıkarıldığı sanılıyor.
Bugün İtalya'da, Modo & Modo firması tarafından üretilen bu defterler, geçtiğimiz yüzyılda suya dayanıklı mürekkebin doğuşuna da neden olmuş. Moleskine sahipleri, yazılarını yağmura karşı bu mürekkeplerle korurken, kaybetme ihtimaline karşı defterlerinin ilk sayfasına geri getirene verecekleri ödülü yazarlar.

Yazı Tarihi: 03 Eylül 2008